#smrgKİTABEVİ Türkistan'da Ehl-i Sünnet ve Yesevi Öğretisi - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
6055644277
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
400
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
360,00
Havale/EFT ile:
349,20
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199245364
632667
https://www.simurgkitabevi.com/turkistanda-ehl-i-sunnet-ve-yesevi-ogretisi-2025
Türkistan'da Ehl-i Sünnet ve Yesevi Öğretisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
360.00
Türkistan bölgesinin İslâmlaşması, hiç şüphesiz, Türk tarihi açısından yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etmektedir. Zira İslâmiyet, Türk milletinin sadece manevi dünyasını şekillendirmekle kalmamış, aynı zamanda onları küresel ölçekte söz sahibi bir güç hâline getiren tarihî dönüşümlerin önünü açmış ve güçlü devlet gelenekleri oluşturmalarını mümkün kılmıştır.
Coğrafi olarak büyük ölçüde Türk topluluklarının yaşadığı bir saha olan Türkistan, tarih boyunca farklı isimlerle anılmıştır. Eski İranlılar bu bölgeyi “Turan”, Araplar ise “Maveraünnehir” olarak adlandırmışlardır. Batılı araştırmacılar ise genellikle “Türklerin yurdu” ya da doğrudan “Türkistan” tabirlerini kullanmışlardır.
Ancak 1920'li yıllardan itibaren Sovyetler Birliği'nin uygulamaya koyduğu yeni terminolojiyle, binlerce yıldır “Türkistan” olarak bilinen bu topraklar “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” gibi kavramlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
Oysa bugün “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” denildiğinde, esasen bütün Türk dünyasının kadim ata yurdu olan Türkistan bölgesi kastedilmektedir.
Bu çalışmada, söz konusu Türkistan coğrafyasında Ehl-i Sünnet anlayışının oluşum süreci ile Ahmed Yesevî'nin öğretisi ele alınmıştır. Özellikle bölgedeki Türk halklarının Ehl-i Sünnet'e dair fıkhî, itikadî ve tasavvufî boyutları incelenmiş; bu anlayışın Türklerin millî kimliğine, dinî hayatına ve kültürel yapısına olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca Ahmed Yesevî'nin din anlayışı, temel görüşleri, mezhebî yönelişleri ile onun Türk-İslâm kültürüne katkıları ve düşüncelerinin Türkistan'daki yayılımı da araştırılmıştır.
Bu çalışmanın, ilgili alanlarda yapılacak daha ileri akademik araştırmalara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Coğrafi olarak büyük ölçüde Türk topluluklarının yaşadığı bir saha olan Türkistan, tarih boyunca farklı isimlerle anılmıştır. Eski İranlılar bu bölgeyi “Turan”, Araplar ise “Maveraünnehir” olarak adlandırmışlardır. Batılı araştırmacılar ise genellikle “Türklerin yurdu” ya da doğrudan “Türkistan” tabirlerini kullanmışlardır.
Ancak 1920'li yıllardan itibaren Sovyetler Birliği'nin uygulamaya koyduğu yeni terminolojiyle, binlerce yıldır “Türkistan” olarak bilinen bu topraklar “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” gibi kavramlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
Oysa bugün “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” denildiğinde, esasen bütün Türk dünyasının kadim ata yurdu olan Türkistan bölgesi kastedilmektedir.
Bu çalışmada, söz konusu Türkistan coğrafyasında Ehl-i Sünnet anlayışının oluşum süreci ile Ahmed Yesevî'nin öğretisi ele alınmıştır. Özellikle bölgedeki Türk halklarının Ehl-i Sünnet'e dair fıkhî, itikadî ve tasavvufî boyutları incelenmiş; bu anlayışın Türklerin millî kimliğine, dinî hayatına ve kültürel yapısına olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca Ahmed Yesevî'nin din anlayışı, temel görüşleri, mezhebî yönelişleri ile onun Türk-İslâm kültürüne katkıları ve düşüncelerinin Türkistan'daki yayılımı da araştırılmıştır.
Bu çalışmanın, ilgili alanlarda yapılacak daha ileri akademik araştırmalara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Türkistan bölgesinin İslâmlaşması, hiç şüphesiz, Türk tarihi açısından yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etmektedir. Zira İslâmiyet, Türk milletinin sadece manevi dünyasını şekillendirmekle kalmamış, aynı zamanda onları küresel ölçekte söz sahibi bir güç hâline getiren tarihî dönüşümlerin önünü açmış ve güçlü devlet gelenekleri oluşturmalarını mümkün kılmıştır.
Coğrafi olarak büyük ölçüde Türk topluluklarının yaşadığı bir saha olan Türkistan, tarih boyunca farklı isimlerle anılmıştır. Eski İranlılar bu bölgeyi “Turan”, Araplar ise “Maveraünnehir” olarak adlandırmışlardır. Batılı araştırmacılar ise genellikle “Türklerin yurdu” ya da doğrudan “Türkistan” tabirlerini kullanmışlardır.
Ancak 1920'li yıllardan itibaren Sovyetler Birliği'nin uygulamaya koyduğu yeni terminolojiyle, binlerce yıldır “Türkistan” olarak bilinen bu topraklar “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” gibi kavramlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
Oysa bugün “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” denildiğinde, esasen bütün Türk dünyasının kadim ata yurdu olan Türkistan bölgesi kastedilmektedir.
Bu çalışmada, söz konusu Türkistan coğrafyasında Ehl-i Sünnet anlayışının oluşum süreci ile Ahmed Yesevî'nin öğretisi ele alınmıştır. Özellikle bölgedeki Türk halklarının Ehl-i Sünnet'e dair fıkhî, itikadî ve tasavvufî boyutları incelenmiş; bu anlayışın Türklerin millî kimliğine, dinî hayatına ve kültürel yapısına olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca Ahmed Yesevî'nin din anlayışı, temel görüşleri, mezhebî yönelişleri ile onun Türk-İslâm kültürüne katkıları ve düşüncelerinin Türkistan'daki yayılımı da araştırılmıştır.
Bu çalışmanın, ilgili alanlarda yapılacak daha ileri akademik araştırmalara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Coğrafi olarak büyük ölçüde Türk topluluklarının yaşadığı bir saha olan Türkistan, tarih boyunca farklı isimlerle anılmıştır. Eski İranlılar bu bölgeyi “Turan”, Araplar ise “Maveraünnehir” olarak adlandırmışlardır. Batılı araştırmacılar ise genellikle “Türklerin yurdu” ya da doğrudan “Türkistan” tabirlerini kullanmışlardır.
Ancak 1920'li yıllardan itibaren Sovyetler Birliği'nin uygulamaya koyduğu yeni terminolojiyle, binlerce yıldır “Türkistan” olarak bilinen bu topraklar “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” gibi kavramlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
Oysa bugün “Orta Asya” veya “Merkezi Asya” denildiğinde, esasen bütün Türk dünyasının kadim ata yurdu olan Türkistan bölgesi kastedilmektedir.
Bu çalışmada, söz konusu Türkistan coğrafyasında Ehl-i Sünnet anlayışının oluşum süreci ile Ahmed Yesevî'nin öğretisi ele alınmıştır. Özellikle bölgedeki Türk halklarının Ehl-i Sünnet'e dair fıkhî, itikadî ve tasavvufî boyutları incelenmiş; bu anlayışın Türklerin millî kimliğine, dinî hayatına ve kültürel yapısına olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca Ahmed Yesevî'nin din anlayışı, temel görüşleri, mezhebî yönelişleri ile onun Türk-İslâm kültürüne katkıları ve düşüncelerinin Türkistan'daki yayılımı da araştırılmıştır.
Bu çalışmanın, ilgili alanlarda yapılacak daha ileri akademik araştırmalara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.