#smrgKİTABEVİ Ütopyalar - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6255699183
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
123
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
110,50
Havale/EFT ile:
107,19
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199247859
635007
https://www.simurgkitabevi.com/utopyalar-2025
Ütopyalar - 2025 #smrgKİTABEVİ
110.50
Ütopyalar:
Kusursuzluğun Karanlık Yüzü
Yahya, modern dünyanın anlamsız ağırlığından ve kendi içindeki karanlıktan kaçmak için Tibet'e sığınan karamsar bir ruhtur.
Ancak yolu, saf ve masum görünen ve yeraltında gizlenmiş Ütopyalar evrenine düşer. Bu topluluk Nietzsche'nin ‘Üstinsan' kavramını hayata geçirmeye çalışan, kusursuzluk peşinde koşan bir medeniyettir.
Ütopyalar duyguları, zaafları ve hataları ‘tedavi edilmesi gereken hastalıklar' olarak görürler. ‘Söyle-değiştir' cihazlarıyla düşünce ve dillerini sansürlerler. Toplum ‘mükemmel saflık' ideolojisi altında katı bir kast sistemine ayrılmıştır. ‘Altopyalar' sömürülürken ‘Üstopyalar' bu düzenin nimetlerinden faydalanır. Bireysellik bir suç, yalnızlık ise bir lükstür. Hatta yaşamın kendisi bile salt bir kolektif görevden ibarettir.
Yahya, bu mükemmel düzenin ardındaki acımasızlığı, cinayeti ve yamyamlığı dehşetle keşfeder. Bir yandan kendi hasta benliğini özlerken, diğer yandan bu distopik sistemin bir parçası olma korkusuyla yüzleşir.
Yahya kendi kusurlu benliğiyle barışarak insan olmanın gerçek ütopyasını bulabilecek midir?
Kusursuzluğun Karanlık Yüzü
Yahya, modern dünyanın anlamsız ağırlığından ve kendi içindeki karanlıktan kaçmak için Tibet'e sığınan karamsar bir ruhtur.
Ancak yolu, saf ve masum görünen ve yeraltında gizlenmiş Ütopyalar evrenine düşer. Bu topluluk Nietzsche'nin ‘Üstinsan' kavramını hayata geçirmeye çalışan, kusursuzluk peşinde koşan bir medeniyettir.
Ütopyalar duyguları, zaafları ve hataları ‘tedavi edilmesi gereken hastalıklar' olarak görürler. ‘Söyle-değiştir' cihazlarıyla düşünce ve dillerini sansürlerler. Toplum ‘mükemmel saflık' ideolojisi altında katı bir kast sistemine ayrılmıştır. ‘Altopyalar' sömürülürken ‘Üstopyalar' bu düzenin nimetlerinden faydalanır. Bireysellik bir suç, yalnızlık ise bir lükstür. Hatta yaşamın kendisi bile salt bir kolektif görevden ibarettir.
Yahya, bu mükemmel düzenin ardındaki acımasızlığı, cinayeti ve yamyamlığı dehşetle keşfeder. Bir yandan kendi hasta benliğini özlerken, diğer yandan bu distopik sistemin bir parçası olma korkusuyla yüzleşir.
Yahya kendi kusurlu benliğiyle barışarak insan olmanın gerçek ütopyasını bulabilecek midir?
Ütopyalar:
Kusursuzluğun Karanlık Yüzü
Yahya, modern dünyanın anlamsız ağırlığından ve kendi içindeki karanlıktan kaçmak için Tibet'e sığınan karamsar bir ruhtur.
Ancak yolu, saf ve masum görünen ve yeraltında gizlenmiş Ütopyalar evrenine düşer. Bu topluluk Nietzsche'nin ‘Üstinsan' kavramını hayata geçirmeye çalışan, kusursuzluk peşinde koşan bir medeniyettir.
Ütopyalar duyguları, zaafları ve hataları ‘tedavi edilmesi gereken hastalıklar' olarak görürler. ‘Söyle-değiştir' cihazlarıyla düşünce ve dillerini sansürlerler. Toplum ‘mükemmel saflık' ideolojisi altında katı bir kast sistemine ayrılmıştır. ‘Altopyalar' sömürülürken ‘Üstopyalar' bu düzenin nimetlerinden faydalanır. Bireysellik bir suç, yalnızlık ise bir lükstür. Hatta yaşamın kendisi bile salt bir kolektif görevden ibarettir.
Yahya, bu mükemmel düzenin ardındaki acımasızlığı, cinayeti ve yamyamlığı dehşetle keşfeder. Bir yandan kendi hasta benliğini özlerken, diğer yandan bu distopik sistemin bir parçası olma korkusuyla yüzleşir.
Yahya kendi kusurlu benliğiyle barışarak insan olmanın gerçek ütopyasını bulabilecek midir?
Kusursuzluğun Karanlık Yüzü
Yahya, modern dünyanın anlamsız ağırlığından ve kendi içindeki karanlıktan kaçmak için Tibet'e sığınan karamsar bir ruhtur.
Ancak yolu, saf ve masum görünen ve yeraltında gizlenmiş Ütopyalar evrenine düşer. Bu topluluk Nietzsche'nin ‘Üstinsan' kavramını hayata geçirmeye çalışan, kusursuzluk peşinde koşan bir medeniyettir.
Ütopyalar duyguları, zaafları ve hataları ‘tedavi edilmesi gereken hastalıklar' olarak görürler. ‘Söyle-değiştir' cihazlarıyla düşünce ve dillerini sansürlerler. Toplum ‘mükemmel saflık' ideolojisi altında katı bir kast sistemine ayrılmıştır. ‘Altopyalar' sömürülürken ‘Üstopyalar' bu düzenin nimetlerinden faydalanır. Bireysellik bir suç, yalnızlık ise bir lükstür. Hatta yaşamın kendisi bile salt bir kolektif görevden ibarettir.
Yahya, bu mükemmel düzenin ardındaki acımasızlığı, cinayeti ve yamyamlığı dehşetle keşfeder. Bir yandan kendi hasta benliğini özlerken, diğer yandan bu distopik sistemin bir parçası olma korkusuyla yüzleşir.
Yahya kendi kusurlu benliğiyle barışarak insan olmanın gerçek ütopyasını bulabilecek midir?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.