#smrgKİTABEVİ Zihin Haritaları: Ütopya ve Distopyaların Kökeni - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256694439
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
345
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
266,00
Havale/EFT ile:
258,02
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199236218
623203
https://www.simurgkitabevi.com/zihin-haritalari-utopya-ve-distopyalarin-kokeni-2025
Zihin Haritaları: Ütopya ve Distopyaların Kökeni - 2025 #smrgKİTABEVİ
266.00
Ütopya ya da distopyaları yazanlar, onların materyalist temelleri üzerinde pek durmazlar. Oysa ütopyalar ya da distopyalar nasıl adlandırılırsa adlandırılsınlar, gerçekten de düşsel dizgeler değillerdir, soyut değil somutturlar ve somutluklarını gerçekliklerinden alırlar. Ütopyalar ve distopyalar, insanoğlunun zihin haritalarında, hayal güçlerinin sınırlarında gerçek ya da gerçek olabilecek kurgular. Ütopyoların da distopyaların da toplumsal karşılıkları bulunur. Biri toplumsal gerçeklikleri, yarına ilişkin beklentileri yansıtır, diğeri daha beter bir geleceği, kaygıları…
Uygarlık tarihine baktığımızda, ütopyalar, insanların daha adil, daha özgür, daha mutlu bir yaşam arayışının, daha iyi toplum düzenine ilişkin umutları simgelerken distopyalar, insanlığın kendini yok edişini, teknolojinin denetiminin yitirilmesi halinde insanlığın köleleştirebileceğini, toplumsal yozlaşmanın bireyi, toplumu, çevreyi, evreni felakete sürükleyebileceğini simgeler.
Distopik / ütopik manifestoların ideolojik kökenleri felsefi / siyasi kuramlara dayanır. Kurgusal olarak önümüze çıkan her distopik ya da ütopik yapıtın kökeni toplumsal ideolojilerdir. Nitekim ütopyalar ve distopyalar, kimi örnekleriyle bütünüyle kusursuz biçimde kendilerini temsil etmese de bu ideolojilerin gerçekleşebileceği varsayılan ya da gerçekleşmesinden kaçınılan ütopya ya da distopyalardır. Bu nedenle ‘Zihin Haritaları/Ütopya ve Distopyaların Toplumsal Kökenleri' bütün felsefi ve ideolojik sistemleri içermek gibi bir sav taşımıyor. Aksine yazılanların yanında oldukça alçakgönüllü kalıyor.
Okyanus içinde bir damla belki. Her ütopya, her distopya somut bir felsefi ve ideolojik gerçekliğe dayanıyor. Ütopyaların bugüne değin ‘hiçbir yerde' gerçekleşmemiş olması, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Gerçekleşmemesi zaten distopyanın gerçekleştiğinin somut kanıtı. Distopyaların gerçekleşmiş olması da hep öyle olacağının kanıtı olarak da düşünülemez.
Çok basit, biri varsa öteki yoktur. Yeryüzü ya ütopyadır ya da distopya.
Uygarlık tarihine baktığımızda, ütopyalar, insanların daha adil, daha özgür, daha mutlu bir yaşam arayışının, daha iyi toplum düzenine ilişkin umutları simgelerken distopyalar, insanlığın kendini yok edişini, teknolojinin denetiminin yitirilmesi halinde insanlığın köleleştirebileceğini, toplumsal yozlaşmanın bireyi, toplumu, çevreyi, evreni felakete sürükleyebileceğini simgeler.
Distopik / ütopik manifestoların ideolojik kökenleri felsefi / siyasi kuramlara dayanır. Kurgusal olarak önümüze çıkan her distopik ya da ütopik yapıtın kökeni toplumsal ideolojilerdir. Nitekim ütopyalar ve distopyalar, kimi örnekleriyle bütünüyle kusursuz biçimde kendilerini temsil etmese de bu ideolojilerin gerçekleşebileceği varsayılan ya da gerçekleşmesinden kaçınılan ütopya ya da distopyalardır. Bu nedenle ‘Zihin Haritaları/Ütopya ve Distopyaların Toplumsal Kökenleri' bütün felsefi ve ideolojik sistemleri içermek gibi bir sav taşımıyor. Aksine yazılanların yanında oldukça alçakgönüllü kalıyor.
Okyanus içinde bir damla belki. Her ütopya, her distopya somut bir felsefi ve ideolojik gerçekliğe dayanıyor. Ütopyaların bugüne değin ‘hiçbir yerde' gerçekleşmemiş olması, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Gerçekleşmemesi zaten distopyanın gerçekleştiğinin somut kanıtı. Distopyaların gerçekleşmiş olması da hep öyle olacağının kanıtı olarak da düşünülemez.
Çok basit, biri varsa öteki yoktur. Yeryüzü ya ütopyadır ya da distopya.
Ütopya ya da distopyaları yazanlar, onların materyalist temelleri üzerinde pek durmazlar. Oysa ütopyalar ya da distopyalar nasıl adlandırılırsa adlandırılsınlar, gerçekten de düşsel dizgeler değillerdir, soyut değil somutturlar ve somutluklarını gerçekliklerinden alırlar. Ütopyalar ve distopyalar, insanoğlunun zihin haritalarında, hayal güçlerinin sınırlarında gerçek ya da gerçek olabilecek kurgular. Ütopyoların da distopyaların da toplumsal karşılıkları bulunur. Biri toplumsal gerçeklikleri, yarına ilişkin beklentileri yansıtır, diğeri daha beter bir geleceği, kaygıları…
Uygarlık tarihine baktığımızda, ütopyalar, insanların daha adil, daha özgür, daha mutlu bir yaşam arayışının, daha iyi toplum düzenine ilişkin umutları simgelerken distopyalar, insanlığın kendini yok edişini, teknolojinin denetiminin yitirilmesi halinde insanlığın köleleştirebileceğini, toplumsal yozlaşmanın bireyi, toplumu, çevreyi, evreni felakete sürükleyebileceğini simgeler.
Distopik / ütopik manifestoların ideolojik kökenleri felsefi / siyasi kuramlara dayanır. Kurgusal olarak önümüze çıkan her distopik ya da ütopik yapıtın kökeni toplumsal ideolojilerdir. Nitekim ütopyalar ve distopyalar, kimi örnekleriyle bütünüyle kusursuz biçimde kendilerini temsil etmese de bu ideolojilerin gerçekleşebileceği varsayılan ya da gerçekleşmesinden kaçınılan ütopya ya da distopyalardır. Bu nedenle ‘Zihin Haritaları/Ütopya ve Distopyaların Toplumsal Kökenleri' bütün felsefi ve ideolojik sistemleri içermek gibi bir sav taşımıyor. Aksine yazılanların yanında oldukça alçakgönüllü kalıyor.
Okyanus içinde bir damla belki. Her ütopya, her distopya somut bir felsefi ve ideolojik gerçekliğe dayanıyor. Ütopyaların bugüne değin ‘hiçbir yerde' gerçekleşmemiş olması, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Gerçekleşmemesi zaten distopyanın gerçekleştiğinin somut kanıtı. Distopyaların gerçekleşmiş olması da hep öyle olacağının kanıtı olarak da düşünülemez.
Çok basit, biri varsa öteki yoktur. Yeryüzü ya ütopyadır ya da distopya.
Uygarlık tarihine baktığımızda, ütopyalar, insanların daha adil, daha özgür, daha mutlu bir yaşam arayışının, daha iyi toplum düzenine ilişkin umutları simgelerken distopyalar, insanlığın kendini yok edişini, teknolojinin denetiminin yitirilmesi halinde insanlığın köleleştirebileceğini, toplumsal yozlaşmanın bireyi, toplumu, çevreyi, evreni felakete sürükleyebileceğini simgeler.
Distopik / ütopik manifestoların ideolojik kökenleri felsefi / siyasi kuramlara dayanır. Kurgusal olarak önümüze çıkan her distopik ya da ütopik yapıtın kökeni toplumsal ideolojilerdir. Nitekim ütopyalar ve distopyalar, kimi örnekleriyle bütünüyle kusursuz biçimde kendilerini temsil etmese de bu ideolojilerin gerçekleşebileceği varsayılan ya da gerçekleşmesinden kaçınılan ütopya ya da distopyalardır. Bu nedenle ‘Zihin Haritaları/Ütopya ve Distopyaların Toplumsal Kökenleri' bütün felsefi ve ideolojik sistemleri içermek gibi bir sav taşımıyor. Aksine yazılanların yanında oldukça alçakgönüllü kalıyor.
Okyanus içinde bir damla belki. Her ütopya, her distopya somut bir felsefi ve ideolojik gerçekliğe dayanıyor. Ütopyaların bugüne değin ‘hiçbir yerde' gerçekleşmemiş olması, gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Gerçekleşmemesi zaten distopyanın gerçekleştiğinin somut kanıtı. Distopyaların gerçekleşmiş olması da hep öyle olacağının kanıtı olarak da düşünülemez.
Çok basit, biri varsa öteki yoktur. Yeryüzü ya ütopyadır ya da distopya.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.