12 Eylül 1980 gününde Türk Silahlı Kuvvetleri - kendi deyimleri ile - "Komuta zinciri içinde" yönetime el koydular, Siyasi partilerin önce faaliyetleri durduruldu. Daha sonra tüm siyasi partiler kapatıldı.
Ülkemizde siyasal partilerin bulunmadığı yıllar yaşandı. 12 Eylül öncesi parlamentoda bulunan siyasi parti genel başkanları evlerinden alınıp götürüldüler. Askeri bölgelerde oturmaya zorunlu tutuldular.
Yine bu dönemde yedisi CHP'li, yedisi AP'li ve ikisi Büyük Türkiye Partili toplam on altı politikacı Çanakkale'ye bağlı Zincirbozan askeri tesislerine götürüldüler. Yargısız ve sorgusuz tutuklu kaldılar.
Atatürk'ün vasiyetnamesi yok sayıldı. O'nun kurucusu olduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kapatıldı.
Daha sonra demokrasiye geçiş kapıları şartlı olarak aralandı. Siyasi partiler yeniden kuruldu. Ancak "Veto"lar gündeme geldi.
Bütün bu olaylar ve uygulamalar, demokrasimizde olumsuz büyük izler bıraktı. Etkileri günümüze kadar süregeldi.
Ben, 12 Eylül sonrasında, siyasal partilerin çalışmalarının durdurulması üzerine yargı kararıyla CHP Kayyımlığı'na atandım.
Siyasi partilerin yeniden kuruluşlarına izin veren yasanın kabulünden sonra Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP'in kurucusu olarak aktif siyasete girdim.
İlk vetolar sonrası, bu partinin genel başkanlığını üstlendim.
Daha sonra Sosyal Demokrat Halkçı Parti'de Genel Başkan Yardımcılığı'nda bulundum.
Kısa bir deyişle, 12 Eylül'den günümüze kadar siyasal olayların içinde bulundum veya tanık oldum.
Ülkemizin siyasi tarihindeki bu olaylar ve gelişmeler birçok kişi tarafından - başta Kenan Evren olmak üzere - anılar veya belgeler biçiminde yazıldı. (Önsözden)
12 Eylül 1980 gününde Türk Silahlı Kuvvetleri - kendi deyimleri ile - "Komuta zinciri içinde" yönetime el koydular, Siyasi partilerin önce faaliyetleri durduruldu. Daha sonra tüm siyasi partiler kapatıldı.
Ülkemizde siyasal partilerin bulunmadığı yıllar yaşandı. 12 Eylül öncesi parlamentoda bulunan siyasi parti genel başkanları evlerinden alınıp götürüldüler. Askeri bölgelerde oturmaya zorunlu tutuldular.
Yine bu dönemde yedisi CHP'li, yedisi AP'li ve ikisi Büyük Türkiye Partili toplam on altı politikacı Çanakkale'ye bağlı Zincirbozan askeri tesislerine götürüldüler. Yargısız ve sorgusuz tutuklu kaldılar.
Atatürk'ün vasiyetnamesi yok sayıldı. O'nun kurucusu olduğu Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kapatıldı.
Daha sonra demokrasiye geçiş kapıları şartlı olarak aralandı. Siyasi partiler yeniden kuruldu. Ancak "Veto"lar gündeme geldi.
Bütün bu olaylar ve uygulamalar, demokrasimizde olumsuz büyük izler bıraktı. Etkileri günümüze kadar süregeldi.
Ben, 12 Eylül sonrasında, siyasal partilerin çalışmalarının durdurulması üzerine yargı kararıyla CHP Kayyımlığı'na atandım.
Siyasi partilerin yeniden kuruluşlarına izin veren yasanın kabulünden sonra Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP'in kurucusu olarak aktif siyasete girdim.
İlk vetolar sonrası, bu partinin genel başkanlığını üstlendim.
Daha sonra Sosyal Demokrat Halkçı Parti'de Genel Başkan Yardımcılığı'nda bulundum.
Kısa bir deyişle, 12 Eylül'den günümüze kadar siyasal olayların içinde bulundum veya tanık oldum.
Ülkemizin siyasi tarihindeki bu olaylar ve gelişmeler birçok kişi tarafından - başta Kenan Evren olmak üzere - anılar veya belgeler biçiminde yazıldı. (Önsözden)
-
Satıldı
