Bu işlem için üye girişi yapmanız gerekiyor

#smrgSAHAF Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş: Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler - 2004

Kondisyon:
Yeni Gibi
Basıldığı Matbaa:
Mas Matbaacılık
Dizi Adı:
Tarih ve Coğrfaya 25
ISBN-10:
9758704583
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
1&3
Ciltçi:
9789758704583
Koordinatör:
544.5
Stok Kodu:
1199054798
Boyut:
15x22
Sayfa Sayısı:
250 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2004
Çeviren:
Füsun Tayanç, Tunç Tayanç
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
385,00
Havale/EFT ile: 373,45
Stoktan teslim
1199054798
440792
Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş: Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler -        2004
Akdeniz'de Coğrafya, Teknoloji ve Savaş: Araplar, Bizanslılar, Batılılar ve Türkler - 2004 #smrgSAHAF
385.00
18 Ekim 1184'te, Messina'ya gitmekte olan bir Ceneviz gemisiyle Akkâ'dan ayrılan Endülüslü gezgin İbni Cübeyr, "Buralarda rüzgârın esmesinde bambaşka bir sır var" diyerek geminin kaptanı "Cenovalı Rumi"nin ters rüzgârlardan kaçmak için yaptığı manevraları anlatır. Cübeyr'in bindiği Cenova tüccar gemisi herhalde 12. yüzyılın en büyük ve en gelişmiş teknelerinden biriydi, yine de yolculuk boyunca başlarına gelmeyen kalmamıştı. O dönemin teknolojisiyle Akdeniz'de yol almak zor işti, kaptanların suları ve rüzgârları avuçlarının içi gibi bilmeleri gerekiyordu. Deniz ulaşımı kas gücüne ve rüzgâra dayanıyordu. Ne var ki Akdeniz, bütün zorluklarına rağmen, çevresindeki uygarlıkları hem birleştiren, hem de ayıran bir güçtü. Tarihçi John H. Pryor bu çalışmasında eskiçağdan 16. yüzyıla kadar neredeyse değişmeden kalan ve uygarlıklar arasında iktisadi ve stratejik sınırları oluşturan Akdeniz rotalarını ve bu uygarlıkların deniz aracılığıyla kurdukları ilişkileri inceliyor. 649-1571 arasındaki dönemi inceleyen bir deniz tarihi bu. Aziz Basileos'un dediği gibi, Tanrı'nın insanlığa armağanı olan Akdeniz'i, yelkenli ve kürekli gemileri, rotaları ve deniz savaşlarını anlatıyor. Ayasofya'nın mermerlerine kazınmış kadırga çizimini de buluyorsunuz kitapta, korsanları da. Bizans, Cenova, Venedik, Abbasi, Fatimi gemileri kol geziyor mavi sularda. Derken Selçuklular iniyor denizlere, sonra da Osmanlılar. Pryor, Akdeniz tarihini ele aldığı bu kitapla yüzyıllar boyunca İslam ve Hıristiyan uygarlıkları arasındaki ilişkilerin tarihine önemli bir katkıda bulunuyor. John H. Pryor Sindney Üniversitesi'nde tarih profesörü.
18 Ekim 1184'te, Messina'ya gitmekte olan bir Ceneviz gemisiyle Akkâ'dan ayrılan Endülüslü gezgin İbni Cübeyr, "Buralarda rüzgârın esmesinde bambaşka bir sır var" diyerek geminin kaptanı "Cenovalı Rumi"nin ters rüzgârlardan kaçmak için yaptığı manevraları anlatır. Cübeyr'in bindiği Cenova tüccar gemisi herhalde 12. yüzyılın en büyük ve en gelişmiş teknelerinden biriydi, yine de yolculuk boyunca başlarına gelmeyen kalmamıştı. O dönemin teknolojisiyle Akdeniz'de yol almak zor işti, kaptanların suları ve rüzgârları avuçlarının içi gibi bilmeleri gerekiyordu. Deniz ulaşımı kas gücüne ve rüzgâra dayanıyordu. Ne var ki Akdeniz, bütün zorluklarına rağmen, çevresindeki uygarlıkları hem birleştiren, hem de ayıran bir güçtü. Tarihçi John H. Pryor bu çalışmasında eskiçağdan 16. yüzyıla kadar neredeyse değişmeden kalan ve uygarlıklar arasında iktisadi ve stratejik sınırları oluşturan Akdeniz rotalarını ve bu uygarlıkların deniz aracılığıyla kurdukları ilişkileri inceliyor. 649-1571 arasındaki dönemi inceleyen bir deniz tarihi bu. Aziz Basileos'un dediği gibi, Tanrı'nın insanlığa armağanı olan Akdeniz'i, yelkenli ve kürekli gemileri, rotaları ve deniz savaşlarını anlatıyor. Ayasofya'nın mermerlerine kazınmış kadırga çizimini de buluyorsunuz kitapta, korsanları da. Bizans, Cenova, Venedik, Abbasi, Fatimi gemileri kol geziyor mavi sularda. Derken Selçuklular iniyor denizlere, sonra da Osmanlılar. Pryor, Akdeniz tarihini ele aldığı bu kitapla yüzyıllar boyunca İslam ve Hıristiyan uygarlıkları arasındaki ilişkilerin tarihine önemli bir katkıda bulunuyor. John H. Pryor Sindney Üniversitesi'nde tarih profesörü.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat