#smrgKİTABEVİ Ben Feride Bu Benim Sesim - 2023

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6259924069
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199104768
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
180
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
127,50
Havale/EFT ile: 123,68
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199104768
490556
Ben Feride Bu Benim Sesim -        2023
Ben Feride Bu Benim Sesim - 2023 #smrgKİTABEVİ
127.50
Mutfakta bilerdi onu. Sabaha karşı, 'kapılar' ve 'pencereler' tarafından çarpıla çarpıla her tarafı morardığında, biz yorganın altında korkudan ve ağlamaktan bitkin düşüp uykunun derinliklerine yuvarlanırken başlardı bilemeye. Bir taşı vardı, siyah, ona sürterdi. Yavaşça. Hiç acele etmeden. Bin yıl ömrü varmış gibi. Sessizce. İleri geri, ileri geri, ileri geri… Bazen Murat'ın kalbinin atıp atmadığını son kez kontrol ederek yorganın altından süzülür, ses çıkarmamak için çıplak ayaklarla soğuk taşlara basarak mutfak kapısının aralığından izlerdim onu. İleri geri, ileri geri… Eliyle değil yalnızca, bütün gövdesiyle sallanarak yapardı bunu; daha doğrusu, öne arkaya sallanıp duran gövdesinin bir parçası olarak bıçağı taşın üzerinde kaydırırdı. İleri geri, ileri geri…

Başkalarının kirini temizleyen, başkalarının çocuklarını büyü-ten; en zor anında kendi çocuğunun elini bile tutamayan Feride görmemesi gerekeni görür.

Feride'nin öyküsü Kubar Cafer'in, Piç Nihat'ın, Dilan'ın, Alican'ın, Ramon'un, Gülendam Dayı'nın, Gulnora'nın (…) öyküsüyle “korunaklı lüks evlerde”, hapishane koğuşlarında, hastane odalarında, çekçeklerde, morglarda iç içe geçer.

İtilmişlerin, düşmüşlerin, boynu büküklerin, yok sayılanların, üstüne çizik atılanların, yaraları kabuk bağlamayanların, her gün gözünüzün önünden geçip gidenlerin öyküsü…
Mutfakta bilerdi onu. Sabaha karşı, 'kapılar' ve 'pencereler' tarafından çarpıla çarpıla her tarafı morardığında, biz yorganın altında korkudan ve ağlamaktan bitkin düşüp uykunun derinliklerine yuvarlanırken başlardı bilemeye. Bir taşı vardı, siyah, ona sürterdi. Yavaşça. Hiç acele etmeden. Bin yıl ömrü varmış gibi. Sessizce. İleri geri, ileri geri, ileri geri… Bazen Murat'ın kalbinin atıp atmadığını son kez kontrol ederek yorganın altından süzülür, ses çıkarmamak için çıplak ayaklarla soğuk taşlara basarak mutfak kapısının aralığından izlerdim onu. İleri geri, ileri geri… Eliyle değil yalnızca, bütün gövdesiyle sallanarak yapardı bunu; daha doğrusu, öne arkaya sallanıp duran gövdesinin bir parçası olarak bıçağı taşın üzerinde kaydırırdı. İleri geri, ileri geri…

Başkalarının kirini temizleyen, başkalarının çocuklarını büyü-ten; en zor anında kendi çocuğunun elini bile tutamayan Feride görmemesi gerekeni görür.

Feride'nin öyküsü Kubar Cafer'in, Piç Nihat'ın, Dilan'ın, Alican'ın, Ramon'un, Gülendam Dayı'nın, Gulnora'nın (…) öyküsüyle “korunaklı lüks evlerde”, hapishane koğuşlarında, hastane odalarında, çekçeklerde, morglarda iç içe geçer.

İtilmişlerin, düşmüşlerin, boynu büküklerin, yok sayılanların, üstüne çizik atılanların, yaraları kabuk bağlamayanların, her gün gözünüzün önünden geçip gidenlerin öyküsü…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat