#smrgKİTABEVİ Son Defile - 2025
Editör:
Hatice Aydoğdu
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Sözkesen Matbaacılık
ISBN-10:
6256742208
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
132
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
113,60
Havale/EFT ile:
110,19
Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199238070
625251

https://www.simurgkitabevi.com/son-defile-2025
Son Defile - 2025 #smrgKİTABEVİ
113.60
Geldim, buraya kadar işte. İplikleri uç uca ekleyerek, ekmek kırıntılarını izleyerek, sis bulutlarının içinden geçerek, karanlık sokakları adımlayarak geldim. Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Kuru götlü Arnavut, sen yine de beğenme beni.
Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Mühendis, sahne alıyor!
“Son hareket şık olmalı!”
Söndürün bütün ışıkları! Bundan sonra yalnızca çeliğin parıltısı! O yeter, hepimize yeter!
Renklerden renklere, ipliklerden ipliklere, uzak anılara, üstü örtülmüş utançlara, mezarlıklara ve balıkçı barınaklarına kadar uzanan bir hesaplaşma. Kan kardeşliğinden yoldaşlığa varan karmaşık, gırtlak gırtlağa bir dostluğun hikâyesi: Sebo, İsrafil, Muhittin, Nilüfer ve diğerleri…
1970'li yıllar boyunca içinde silahlı mücadelenin de olduğu devrimci harekette yer alan gençlerin 1980 darbesinin karanlığında yaşadıkları… İşkencehaneler, sorgu odalarının pencerelerinden atılanlar ve tutsaklık sonrası savruluşlar… Zaman kayar, ayakta kalanlar yaşlanır; içlerinden biri kendi isteğiyle gittiği “huzurevi”nden kaçar. Unutmaların, unutmak istemelerin, kapanır zannettikçe daha çok kanayan yaraların arasından sıyrılıp geçmişe doğru soluk soluğa bir yolculuğa çıkar.
Defterini kapatmadan önce dağılan “bütün”den kalan parçalar için yapması gereken son bir “iş” vardır: O “hayali” unutmamak için, ruhundaki yarayı sarmak için…
Kuru götlü Arnavut, sen yine de beğenme beni.
Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Mühendis, sahne alıyor!
“Son hareket şık olmalı!”
Söndürün bütün ışıkları! Bundan sonra yalnızca çeliğin parıltısı! O yeter, hepimize yeter!
Renklerden renklere, ipliklerden ipliklere, uzak anılara, üstü örtülmüş utançlara, mezarlıklara ve balıkçı barınaklarına kadar uzanan bir hesaplaşma. Kan kardeşliğinden yoldaşlığa varan karmaşık, gırtlak gırtlağa bir dostluğun hikâyesi: Sebo, İsrafil, Muhittin, Nilüfer ve diğerleri…
1970'li yıllar boyunca içinde silahlı mücadelenin de olduğu devrimci harekette yer alan gençlerin 1980 darbesinin karanlığında yaşadıkları… İşkencehaneler, sorgu odalarının pencerelerinden atılanlar ve tutsaklık sonrası savruluşlar… Zaman kayar, ayakta kalanlar yaşlanır; içlerinden biri kendi isteğiyle gittiği “huzurevi”nden kaçar. Unutmaların, unutmak istemelerin, kapanır zannettikçe daha çok kanayan yaraların arasından sıyrılıp geçmişe doğru soluk soluğa bir yolculuğa çıkar.
Defterini kapatmadan önce dağılan “bütün”den kalan parçalar için yapması gereken son bir “iş” vardır: O “hayali” unutmamak için, ruhundaki yarayı sarmak için…
Geldim, buraya kadar işte. İplikleri uç uca ekleyerek, ekmek kırıntılarını izleyerek, sis bulutlarının içinden geçerek, karanlık sokakları adımlayarak geldim. Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Kuru götlü Arnavut, sen yine de beğenme beni.
Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Mühendis, sahne alıyor!
“Son hareket şık olmalı!”
Söndürün bütün ışıkları! Bundan sonra yalnızca çeliğin parıltısı! O yeter, hepimize yeter!
Renklerden renklere, ipliklerden ipliklere, uzak anılara, üstü örtülmüş utançlara, mezarlıklara ve balıkçı barınaklarına kadar uzanan bir hesaplaşma. Kan kardeşliğinden yoldaşlığa varan karmaşık, gırtlak gırtlağa bir dostluğun hikâyesi: Sebo, İsrafil, Muhittin, Nilüfer ve diğerleri…
1970'li yıllar boyunca içinde silahlı mücadelenin de olduğu devrimci harekette yer alan gençlerin 1980 darbesinin karanlığında yaşadıkları… İşkencehaneler, sorgu odalarının pencerelerinden atılanlar ve tutsaklık sonrası savruluşlar… Zaman kayar, ayakta kalanlar yaşlanır; içlerinden biri kendi isteğiyle gittiği “huzurevi”nden kaçar. Unutmaların, unutmak istemelerin, kapanır zannettikçe daha çok kanayan yaraların arasından sıyrılıp geçmişe doğru soluk soluğa bir yolculuğa çıkar.
Defterini kapatmadan önce dağılan “bütün”den kalan parçalar için yapması gereken son bir “iş” vardır: O “hayali” unutmamak için, ruhundaki yarayı sarmak için…
Kuru götlü Arnavut, sen yine de beğenme beni.
Mühendis, çıkış kapısını biliyor!
Mühendis, sahne alıyor!
“Son hareket şık olmalı!”
Söndürün bütün ışıkları! Bundan sonra yalnızca çeliğin parıltısı! O yeter, hepimize yeter!
Renklerden renklere, ipliklerden ipliklere, uzak anılara, üstü örtülmüş utançlara, mezarlıklara ve balıkçı barınaklarına kadar uzanan bir hesaplaşma. Kan kardeşliğinden yoldaşlığa varan karmaşık, gırtlak gırtlağa bir dostluğun hikâyesi: Sebo, İsrafil, Muhittin, Nilüfer ve diğerleri…
1970'li yıllar boyunca içinde silahlı mücadelenin de olduğu devrimci harekette yer alan gençlerin 1980 darbesinin karanlığında yaşadıkları… İşkencehaneler, sorgu odalarının pencerelerinden atılanlar ve tutsaklık sonrası savruluşlar… Zaman kayar, ayakta kalanlar yaşlanır; içlerinden biri kendi isteğiyle gittiği “huzurevi”nden kaçar. Unutmaların, unutmak istemelerin, kapanır zannettikçe daha çok kanayan yaraların arasından sıyrılıp geçmişe doğru soluk soluğa bir yolculuğa çıkar.
Defterini kapatmadan önce dağılan “bütün”den kalan parçalar için yapması gereken son bir “iş” vardır: O “hayali” unutmamak için, ruhundaki yarayı sarmak için…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.