#smrgKİTABEVİ Bir Millet Nasıl Mahvolur - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Bütün Eserleri 26
ISBN-10:
9786256299856
Hazırlayan:
Eren Yavuz
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
81
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
154,00
Havale/EFT ile:
149,38
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199252677
639724
https://www.simurgkitabevi.com/bir-millet-nasil-mahvolur-2025
Bir Millet Nasıl Mahvolur - 2025 #smrgKİTABEVİ
154.00
“…Kurt zekâlı kimselerin fıtratında büyük bir elastikiyet vardır. Onlar zahiren her mesleği ve her meşrebi birer sebeple hoş görüyor gibi davranırlar. Kimsenin ahlâkî cereyanına karşı koymaz gibi görünürler. Bunlara; sade bir lisanla, “uysal”, “hoş-meşreb” vesâire gibi isimler verilir. Herkesin endişesiyle endişeli gibi davranırlar. Herkesin derdini dinlerler, herkese nasihat vermekten, yol göstermekten sakınmazlar.
Bulundukları cemiyette her ferdin temayüllerini ve ahlâkını nazara alırlar ve her birinin kan akacak damarını, dokunacak telini keşfeylerler. Herkese bir hizmet, bir iyilik göstermeye çalışarak efkârı lehlerine çevirmenin yolunu bulurlar hatta bu sayede herkes onların ufak tefek kusurlarını hoş görmek ve örtmek meylini alır.
İşte avam kitlesinin ekseriya “iyi bir âdem” unvanını verdiği insanların ilk sınıfında bunlar bulunur. Bu sebepten ötürü, amellerin doğru bir taksimi, bir cemiyetin intizam ve hayat sebebidir. Bu taksim eğer yolsuz olursa, işler istenilen ve aranılan şekilde çıkmaz. Ahali çok defa bu küçük işlere ehemmiyet vermez. Bir bekçiden hakkıyla iş değil tatlı dil ve yaltaklanma bekler… Ahali, “Adam sen de! Bekçi iyi imiş, kötü imiş, bundan ne çıkar!” demeyi sever. Bu, çok büyük bir hatadır. Büyük ve mürekkep hadiseleri, küçük ve basit hadiseler meydana getirir. Küçük hatalar toplana toplana büyük zararlar hâsıl eder.
Her kademede halkın hizmetinde bulunacaklarda en ziyade nazar-ı dikkate alınacak şey, kurt zekâlılara ve onların cazibeli ve parlak sözlerine kapılmamaktır… Şurası da hatıra getirmeye değerdir ki bizde bir adam “İyi adamdır” veya “Kimseye fenalığı dokunmamıştır” veyahut “İlmi vardır” gibi ikinci derecede kalan sebepler ile diğerlerine yani liyakat sahiplerine tercih olunabilir. Her ne kadar bu cümlelerin ifade ettiği sıfat, bir şahsı tezyin edebilirse de her şeyden evvel esasa bakmak lazımdır. Bir adam üstlendiği vazifeyi güzel bir şekilde îfâ edemeyecek bir seviyede olduktan sonra kimseye fenalık etmemiş olması bir tercih ve seçilme sebebi olamaz. Hatta şurası da var ki böyle bir adam, başaramayacağı bir işi üstlenirse, şu “Kimseye fenalık etmedi” sıfatını da kaybeder de “Herkese fenalık etmeye başladı” sıfatını kazanır…” (Kitaptan)
Bulundukları cemiyette her ferdin temayüllerini ve ahlâkını nazara alırlar ve her birinin kan akacak damarını, dokunacak telini keşfeylerler. Herkese bir hizmet, bir iyilik göstermeye çalışarak efkârı lehlerine çevirmenin yolunu bulurlar hatta bu sayede herkes onların ufak tefek kusurlarını hoş görmek ve örtmek meylini alır.
İşte avam kitlesinin ekseriya “iyi bir âdem” unvanını verdiği insanların ilk sınıfında bunlar bulunur. Bu sebepten ötürü, amellerin doğru bir taksimi, bir cemiyetin intizam ve hayat sebebidir. Bu taksim eğer yolsuz olursa, işler istenilen ve aranılan şekilde çıkmaz. Ahali çok defa bu küçük işlere ehemmiyet vermez. Bir bekçiden hakkıyla iş değil tatlı dil ve yaltaklanma bekler… Ahali, “Adam sen de! Bekçi iyi imiş, kötü imiş, bundan ne çıkar!” demeyi sever. Bu, çok büyük bir hatadır. Büyük ve mürekkep hadiseleri, küçük ve basit hadiseler meydana getirir. Küçük hatalar toplana toplana büyük zararlar hâsıl eder.
Her kademede halkın hizmetinde bulunacaklarda en ziyade nazar-ı dikkate alınacak şey, kurt zekâlılara ve onların cazibeli ve parlak sözlerine kapılmamaktır… Şurası da hatıra getirmeye değerdir ki bizde bir adam “İyi adamdır” veya “Kimseye fenalığı dokunmamıştır” veyahut “İlmi vardır” gibi ikinci derecede kalan sebepler ile diğerlerine yani liyakat sahiplerine tercih olunabilir. Her ne kadar bu cümlelerin ifade ettiği sıfat, bir şahsı tezyin edebilirse de her şeyden evvel esasa bakmak lazımdır. Bir adam üstlendiği vazifeyi güzel bir şekilde îfâ edemeyecek bir seviyede olduktan sonra kimseye fenalık etmemiş olması bir tercih ve seçilme sebebi olamaz. Hatta şurası da var ki böyle bir adam, başaramayacağı bir işi üstlenirse, şu “Kimseye fenalık etmedi” sıfatını da kaybeder de “Herkese fenalık etmeye başladı” sıfatını kazanır…” (Kitaptan)
“…Kurt zekâlı kimselerin fıtratında büyük bir elastikiyet vardır. Onlar zahiren her mesleği ve her meşrebi birer sebeple hoş görüyor gibi davranırlar. Kimsenin ahlâkî cereyanına karşı koymaz gibi görünürler. Bunlara; sade bir lisanla, “uysal”, “hoş-meşreb” vesâire gibi isimler verilir. Herkesin endişesiyle endişeli gibi davranırlar. Herkesin derdini dinlerler, herkese nasihat vermekten, yol göstermekten sakınmazlar.
Bulundukları cemiyette her ferdin temayüllerini ve ahlâkını nazara alırlar ve her birinin kan akacak damarını, dokunacak telini keşfeylerler. Herkese bir hizmet, bir iyilik göstermeye çalışarak efkârı lehlerine çevirmenin yolunu bulurlar hatta bu sayede herkes onların ufak tefek kusurlarını hoş görmek ve örtmek meylini alır.
İşte avam kitlesinin ekseriya “iyi bir âdem” unvanını verdiği insanların ilk sınıfında bunlar bulunur. Bu sebepten ötürü, amellerin doğru bir taksimi, bir cemiyetin intizam ve hayat sebebidir. Bu taksim eğer yolsuz olursa, işler istenilen ve aranılan şekilde çıkmaz. Ahali çok defa bu küçük işlere ehemmiyet vermez. Bir bekçiden hakkıyla iş değil tatlı dil ve yaltaklanma bekler… Ahali, “Adam sen de! Bekçi iyi imiş, kötü imiş, bundan ne çıkar!” demeyi sever. Bu, çok büyük bir hatadır. Büyük ve mürekkep hadiseleri, küçük ve basit hadiseler meydana getirir. Küçük hatalar toplana toplana büyük zararlar hâsıl eder.
Her kademede halkın hizmetinde bulunacaklarda en ziyade nazar-ı dikkate alınacak şey, kurt zekâlılara ve onların cazibeli ve parlak sözlerine kapılmamaktır… Şurası da hatıra getirmeye değerdir ki bizde bir adam “İyi adamdır” veya “Kimseye fenalığı dokunmamıştır” veyahut “İlmi vardır” gibi ikinci derecede kalan sebepler ile diğerlerine yani liyakat sahiplerine tercih olunabilir. Her ne kadar bu cümlelerin ifade ettiği sıfat, bir şahsı tezyin edebilirse de her şeyden evvel esasa bakmak lazımdır. Bir adam üstlendiği vazifeyi güzel bir şekilde îfâ edemeyecek bir seviyede olduktan sonra kimseye fenalık etmemiş olması bir tercih ve seçilme sebebi olamaz. Hatta şurası da var ki böyle bir adam, başaramayacağı bir işi üstlenirse, şu “Kimseye fenalık etmedi” sıfatını da kaybeder de “Herkese fenalık etmeye başladı” sıfatını kazanır…” (Kitaptan)
Bulundukları cemiyette her ferdin temayüllerini ve ahlâkını nazara alırlar ve her birinin kan akacak damarını, dokunacak telini keşfeylerler. Herkese bir hizmet, bir iyilik göstermeye çalışarak efkârı lehlerine çevirmenin yolunu bulurlar hatta bu sayede herkes onların ufak tefek kusurlarını hoş görmek ve örtmek meylini alır.
İşte avam kitlesinin ekseriya “iyi bir âdem” unvanını verdiği insanların ilk sınıfında bunlar bulunur. Bu sebepten ötürü, amellerin doğru bir taksimi, bir cemiyetin intizam ve hayat sebebidir. Bu taksim eğer yolsuz olursa, işler istenilen ve aranılan şekilde çıkmaz. Ahali çok defa bu küçük işlere ehemmiyet vermez. Bir bekçiden hakkıyla iş değil tatlı dil ve yaltaklanma bekler… Ahali, “Adam sen de! Bekçi iyi imiş, kötü imiş, bundan ne çıkar!” demeyi sever. Bu, çok büyük bir hatadır. Büyük ve mürekkep hadiseleri, küçük ve basit hadiseler meydana getirir. Küçük hatalar toplana toplana büyük zararlar hâsıl eder.
Her kademede halkın hizmetinde bulunacaklarda en ziyade nazar-ı dikkate alınacak şey, kurt zekâlılara ve onların cazibeli ve parlak sözlerine kapılmamaktır… Şurası da hatıra getirmeye değerdir ki bizde bir adam “İyi adamdır” veya “Kimseye fenalığı dokunmamıştır” veyahut “İlmi vardır” gibi ikinci derecede kalan sebepler ile diğerlerine yani liyakat sahiplerine tercih olunabilir. Her ne kadar bu cümlelerin ifade ettiği sıfat, bir şahsı tezyin edebilirse de her şeyden evvel esasa bakmak lazımdır. Bir adam üstlendiği vazifeyi güzel bir şekilde îfâ edemeyecek bir seviyede olduktan sonra kimseye fenalık etmemiş olması bir tercih ve seçilme sebebi olamaz. Hatta şurası da var ki böyle bir adam, başaramayacağı bir işi üstlenirse, şu “Kimseye fenalık etmedi” sıfatını da kaybeder de “Herkese fenalık etmeye başladı” sıfatını kazanır…” (Kitaptan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.