#smrgKİTABEVİ Burukluk: Bir Kasabadan Notlar - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Stok Kodu:
1199250383
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
168
Basım Yeri:
İzmir
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Berfin Bahçekapılı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
238,00
Havale/EFT ile: 230,86
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199250383
637376
Burukluk: Bir Kasabadan Notlar -        2025
Burukluk: Bir Kasabadan Notlar - 2025 #smrgKİTABEVİ
238.00
“Yirmi dakika... Bir bedeni, bir hayatı olduğunu, bulundukları yerin üstünde bir hayat olduğunu ve oraya geri döneceğini kendine hatırlattığı yirmi dakika.” İngiltere'nin kuzeyindeki eski bir madenci kasabasında geçen bu hikâye, unutmanın ve hatırlamanın, kırılganlığın ve direnişin, umut ve hayal kırıklığının birbirine karşıt değil, bilakis birbirlerini tamamlayan duygular olduğunu gündelik yaşamın sıradanlığından yola çıkarak anlatıyor. Alex ve abisi Brian, babalarının hayatını kaybettiği madende çalışarak babalarına yakın bir yaşam sürdürdüklerini hissetmektedir. Alex'in oğlu Simon ise bir yandan çağrı merkezinde çalışırken, diğer yandan Margaret Thatcher gibi karakterleri canlandırdığı drag show'larda sahne almaktadır. Sevgilisi Ryan ile olan ilişkisi ise hem tutkunun hem de kırılganlığın izlerini taşımaktadır. Yaşamları Yorkshire'daki bu madenin etrafında örülen üç kuşağın hikâyesi, kayda değer bir mesafeyi içeren bir ilişkisizlik teması etrafında kurgulansa da, yeni bir birliktelik ve değişim imkânını selamlar gibidir. Burukluk okura basit ve sıradan görünenin ne kadar karmaşık ve sıradışı olduğunu gösteriyor: yaşamak için çalışmak zorunda olmanın fiziksel yıpratıcılığı; güvencesiz iş koşullarının yarattığı tahribat; cinsel yönelimi saklamak zorunda hissetmenin korkunç kırıcılığı; neoliberal politikaların neden olduğu bireysel ve toplumsal yıkım. Ödüllü şair McMillan'ın bu ilk romanında yapmayı başardığı şey okuru bizzat kendi sıradan hayatıyla büyülemek.
“Yirmi dakika... Bir bedeni, bir hayatı olduğunu, bulundukları yerin üstünde bir hayat olduğunu ve oraya geri döneceğini kendine hatırlattığı yirmi dakika.” İngiltere'nin kuzeyindeki eski bir madenci kasabasında geçen bu hikâye, unutmanın ve hatırlamanın, kırılganlığın ve direnişin, umut ve hayal kırıklığının birbirine karşıt değil, bilakis birbirlerini tamamlayan duygular olduğunu gündelik yaşamın sıradanlığından yola çıkarak anlatıyor. Alex ve abisi Brian, babalarının hayatını kaybettiği madende çalışarak babalarına yakın bir yaşam sürdürdüklerini hissetmektedir. Alex'in oğlu Simon ise bir yandan çağrı merkezinde çalışırken, diğer yandan Margaret Thatcher gibi karakterleri canlandırdığı drag show'larda sahne almaktadır. Sevgilisi Ryan ile olan ilişkisi ise hem tutkunun hem de kırılganlığın izlerini taşımaktadır. Yaşamları Yorkshire'daki bu madenin etrafında örülen üç kuşağın hikâyesi, kayda değer bir mesafeyi içeren bir ilişkisizlik teması etrafında kurgulansa da, yeni bir birliktelik ve değişim imkânını selamlar gibidir. Burukluk okura basit ve sıradan görünenin ne kadar karmaşık ve sıradışı olduğunu gösteriyor: yaşamak için çalışmak zorunda olmanın fiziksel yıpratıcılığı; güvencesiz iş koşullarının yarattığı tahribat; cinsel yönelimi saklamak zorunda hissetmenin korkunç kırıcılığı; neoliberal politikaların neden olduğu bireysel ve toplumsal yıkım. Ödüllü şair McMillan'ın bu ilk romanında yapmayı başardığı şey okuru bizzat kendi sıradan hayatıyla büyülemek.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat