#smrgSAHAF Casuslar Savaşı -

Stok Kodu:
1199077339
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
176 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1970
Çeviren:
Reha Pınar
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199077339
463222
Casuslar Savaşı -
Casuslar Savaşı - #smrgSAHAF
0.00
Uzun ve sıkıntılı geçen bir kıştı. Giderler anlamsız olarak aşırıydı. Gelir o oranda azdı. Ve şimdi pazartesiydi. Haftanın en kokuşmuş, aksi günü pazartesidir, hatta Cuma günüdür. Hafta sonlarını Londra'nın dışında geçirebilenler Londra'yı sıkıntılı hayat yaşayanlara terke-derler. Londra'dan hiç ayrılmamış olanlar, oranın devamlı üyesidir, ben de bunlardan biriyim.

Yaşantımın tek tanığı olan Mary, hafta sonlarını ata binmekle geçirmeye başlamıştı. Her hafta sonu şehir dışına gider, isteklerini at sırtında gidermeye çalışırdı. Beni de peşinden sürükleyerek götürmek istemişti. Onun düşüncesine göre, kendisi ata binmesini öğrendiğine göre ben de ata binmesini öğrenebilirdim. Birkaç eften püf-ten mazeretten sonra, atların sadece yarışma için iyi olduklarına,

fakat binmek için bir felâket olduklarına karar verdim. Onların tutumları beni korkutur, ve yerden o kadar yüksekte dolaşmak benim için intihar demektir. Bu bakımdan, hafta sonları can sıkıntısından başka bir şeyle geçmiyordu. Her ikimiz için de ölü bir nokta sayılıyordu. Mary, Cumartesi sabahları büyük bir neşeyle gider, Pazar günü akşamı yorgun ve tatmin olmuş olarak dönerdi. Pazar akşamları on dokuz yaşındaki binici öğretmenin kendisine kur yaptığını ballandıra ballandıra anlatırdı. Bu bakımdan Pazar akşamları Mary'yi görmekten vazgeçmiştim.

Cumartesi günü saat altıya doğru kendi kendimi akşam yemeğine davet etmeye karar vermiştim, ama sonradan vazgeçtim ve pastırmalı yumurtada karar kıldım. (Kitaptan)

Uzun ve sıkıntılı geçen bir kıştı. Giderler anlamsız olarak aşırıydı. Gelir o oranda azdı. Ve şimdi pazartesiydi. Haftanın en kokuşmuş, aksi günü pazartesidir, hatta Cuma günüdür. Hafta sonlarını Londra'nın dışında geçirebilenler Londra'yı sıkıntılı hayat yaşayanlara terke-derler. Londra'dan hiç ayrılmamış olanlar, oranın devamlı üyesidir, ben de bunlardan biriyim.

Yaşantımın tek tanığı olan Mary, hafta sonlarını ata binmekle geçirmeye başlamıştı. Her hafta sonu şehir dışına gider, isteklerini at sırtında gidermeye çalışırdı. Beni de peşinden sürükleyerek götürmek istemişti. Onun düşüncesine göre, kendisi ata binmesini öğrendiğine göre ben de ata binmesini öğrenebilirdim. Birkaç eften püf-ten mazeretten sonra, atların sadece yarışma için iyi olduklarına,

fakat binmek için bir felâket olduklarına karar verdim. Onların tutumları beni korkutur, ve yerden o kadar yüksekte dolaşmak benim için intihar demektir. Bu bakımdan, hafta sonları can sıkıntısından başka bir şeyle geçmiyordu. Her ikimiz için de ölü bir nokta sayılıyordu. Mary, Cumartesi sabahları büyük bir neşeyle gider, Pazar günü akşamı yorgun ve tatmin olmuş olarak dönerdi. Pazar akşamları on dokuz yaşındaki binici öğretmenin kendisine kur yaptığını ballandıra ballandıra anlatırdı. Bu bakımdan Pazar akşamları Mary'yi görmekten vazgeçmiştim.

Cumartesi günü saat altıya doğru kendi kendimi akşam yemeğine davet etmeye karar vermiştim, ama sonradan vazgeçtim ve pastırmalı yumurtada karar kıldım. (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat