#smrgKİTABEVİ Doğa Etiği - 2017
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Zirve Ofset
Dizi Adı:
ISBN-10:
9755338583
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
295
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
247,50
Havale/EFT ile:
240,08
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199136622
522529
https://www.simurgkitabevi.com/doga-etigi-2017
Doğa Etiği - 2017 #smrgKİTABEVİ
247.50
“Biz azınlıktakiler için… bir rüzgâr çiçeği bulma fırsatı ifade özgürlüğü kadar vazgeçilmez bir haktır.” Aldo Leopold Insanlığın, özellikle sanayi devriminden bu yana daha belirgin bir biçimde, “doğaya egemen olmak” ya da “doğanın efendisi olmak” gibi bir hedefi gerçekleştirmek için muhtemelen boş yeredidinip durduğunu söyleyebiliriz. Doğanın efendisi değil bir parçası olan biz insanlar, artık bu kibirli hedefi, gerçekleşmesi olanaksız bu ham hayali bırakıp, doğa ile uyum içerisinde yaşamanın yollarını aramak zorunda olduğumuzu anlamalıyız. Çoğumuzun düşündüğü ya da sandığı gibi biz insan türünün üyeleri belki gerçekten de bu dünyadaki varlıkların en değerlisi ya da şereflisiyizdir. Kim bilir? Eğer böyleyse bunu, bizim de bir parçası olduğumuz doğaya olan tutumumuzla da göstermemiz gerekmez mi? Tıpkı Aldo Leopold'un dediği gibi: “Eğer insan türüne özgü verili özel bir asalet varsa – diğer tüm varlıklarda olandan farklı ve daha üstün özel evrensel bir değer – bunun göstergesi nedir? … Yeryüzünü tahrip etmeden, kendi türüne ve diğer tüm yaşama saygılı bir toplum kurmayı başarmış olmak mı? Yoksa… patates böceği gibi, patatesi tüketirken kendini de tüketen bir toplum mu? Biri ya da diğeri, [hangisini başaracağımızın] hükmü ‘sonsuzluğun alaycı sessizliğinde' verilecek.”
“Biz azınlıktakiler için… bir rüzgâr çiçeği bulma fırsatı ifade özgürlüğü kadar vazgeçilmez bir haktır.” Aldo Leopold Insanlığın, özellikle sanayi devriminden bu yana daha belirgin bir biçimde, “doğaya egemen olmak” ya da “doğanın efendisi olmak” gibi bir hedefi gerçekleştirmek için muhtemelen boş yeredidinip durduğunu söyleyebiliriz. Doğanın efendisi değil bir parçası olan biz insanlar, artık bu kibirli hedefi, gerçekleşmesi olanaksız bu ham hayali bırakıp, doğa ile uyum içerisinde yaşamanın yollarını aramak zorunda olduğumuzu anlamalıyız. Çoğumuzun düşündüğü ya da sandığı gibi biz insan türünün üyeleri belki gerçekten de bu dünyadaki varlıkların en değerlisi ya da şereflisiyizdir. Kim bilir? Eğer böyleyse bunu, bizim de bir parçası olduğumuz doğaya olan tutumumuzla da göstermemiz gerekmez mi? Tıpkı Aldo Leopold'un dediği gibi: “Eğer insan türüne özgü verili özel bir asalet varsa – diğer tüm varlıklarda olandan farklı ve daha üstün özel evrensel bir değer – bunun göstergesi nedir? … Yeryüzünü tahrip etmeden, kendi türüne ve diğer tüm yaşama saygılı bir toplum kurmayı başarmış olmak mı? Yoksa… patates böceği gibi, patatesi tüketirken kendini de tüketen bir toplum mu? Biri ya da diğeri, [hangisini başaracağımızın] hükmü ‘sonsuzluğun alaycı sessizliğinde' verilecek.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.