#smrgKİTABEVİ Gazetecinin Mesaisi Olmaz : Türkiye'de Gazetecilerin İstihdamında İşkur Etkisi - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
9786253965235
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199240853
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
160,00
Havale/EFT ile: 155,20
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199240853
628050
Gazetecinin Mesaisi Olmaz : Türkiye'de Gazetecilerin İstihdamında İşkur Etkisi -        2025
Gazetecinin Mesaisi Olmaz : Türkiye'de Gazetecilerin İstihdamında İşkur Etkisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
160.00
Bir gazetenin kapısından adım atan her gazeteci “gazetecinin mesaisi olmaz” sözlerine aşinadır. Aslında bu söz, çoğu zaman maaşını asgari ücret düzeyinde alan, onu da zamanında alamayan, sigortasız çalışan, kıdem tazminatında işverenin eline bakan, izinlerini kullanamayan, genellikle mesai saatlerini aşan çalışma şartlarına uymayan basın işletmelerinde sömürüyü gizler. Belki de açıkça dile getirilir, gazetecilikte gözü olanın ne iş yaptığını bilsin diye. Yazar tam da bu kitapta, gazetecilikte bozulan çalışma şartlarına bir “nefes” olma potansiyelini fazlasıyla taşıyan İŞKUR İşbaşı eğitim programının çok ince bir çizgide denge kurmaya çalışmasını konu ediniyor. Program bir yandan kısa vadeye odaklanan sermaye yapısına amansız bir şekilde uyum sağlarken, diğer taraftan sosyal devlet olgusunun en önemli kazanımlarından biri olan İŞKUR'un yurttaşların serbest piyasa ortamında ezilmesini önlemek, hatta O'nu hayatta tutarak, geleceğe dair hayaller kurmasının yolunu açıyor. Gazetecilerin işgücü piyasasına katılımını sağlayan program “gül bahçeleri vaat etmiyor” ama O'nu da tutuyor. Az şey değil.
Bir gazetenin kapısından adım atan her gazeteci “gazetecinin mesaisi olmaz” sözlerine aşinadır. Aslında bu söz, çoğu zaman maaşını asgari ücret düzeyinde alan, onu da zamanında alamayan, sigortasız çalışan, kıdem tazminatında işverenin eline bakan, izinlerini kullanamayan, genellikle mesai saatlerini aşan çalışma şartlarına uymayan basın işletmelerinde sömürüyü gizler. Belki de açıkça dile getirilir, gazetecilikte gözü olanın ne iş yaptığını bilsin diye. Yazar tam da bu kitapta, gazetecilikte bozulan çalışma şartlarına bir “nefes” olma potansiyelini fazlasıyla taşıyan İŞKUR İşbaşı eğitim programının çok ince bir çizgide denge kurmaya çalışmasını konu ediniyor. Program bir yandan kısa vadeye odaklanan sermaye yapısına amansız bir şekilde uyum sağlarken, diğer taraftan sosyal devlet olgusunun en önemli kazanımlarından biri olan İŞKUR'un yurttaşların serbest piyasa ortamında ezilmesini önlemek, hatta O'nu hayatta tutarak, geleceğe dair hayaller kurmasının yolunu açıyor. Gazetecilerin işgücü piyasasına katılımını sağlayan program “gül bahçeleri vaat etmiyor” ama O'nu da tutuyor. Az şey değil.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat