#smrgKİTABEVİ Hakikat ve Oluşum : Diferansiyel Ontoloji Olarak Felsefe - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6057872555
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
464
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Sinem Özer, Ece Durmuş
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
516,60
Havale/EFT ile:
501,10
1199244286
631528

https://www.simurgkitabevi.com/hakikat-ve-olusum-diferansiyel-ontoloji-olarak-felsefe-2025
Hakikat ve Oluşum : Diferansiyel Ontoloji Olarak Felsefe - 2025 #smrgKİTABEVİ
516.60
İddialı soruların peşine düşmek suçsa bu kitap suçunu baştan kabul ediyor. Günümüzde felsefe nedir?
Hâlâ neye muktedirdir?
Neye cesaret edebilir?
Hele de bilimlerin bu denli “başarı” kazandığı, bilgi alanının paramparça edildiği, insanın kendi mutlak temelsizliğini artık gizleyemediği bir çağda.
Miguel de Beistegui, adeta klasik bir metafizikçi gibi, felsefenin hâlâ yalnızca varlıkla ilgili olduğunu söylüyor. Ontoloji olarak felsefenin hâlâ mümkün olduğunda ısrar ediyor. Ama bunu yaparken, Aristoteles'ten Hegel'e, varlığı özdeşliğin ötesinde düşünemeyen koca bir metafizik geleneği doğrudan karşısına almaktan da çekinmiyor. Çünkü, ona göre, ancak farklılaşanın var olduğu söylenebilir. Varlık yalnızca fark için söylenir.
İyi ama dünyanın farktan başka kökeni yoksa, gerçek özü itibariyle çokluksa, özden yoksunsa, özler değil yalnızca olaylar ve farklılaşmalar varsa ontoloji nasıl bir şey olur?
Hakikat ve Oluşum, tam da bu soruya yanıt arıyor. Heidegger'in “ontolojik fark” sorunsalını Deleuze'ün düşüncesiyle buluşturan de Beistegui, varlığı artık sabit değil, sürekli oluş halinde ele alıyor. Bu kitap, töz ve öz ontolojisinden olay ontolojisine geçişi ve bu geçişi sağlayan felsefi düşünceleri derinlemesine inceliyor.
Hâlâ neye muktedirdir?
Neye cesaret edebilir?
Hele de bilimlerin bu denli “başarı” kazandığı, bilgi alanının paramparça edildiği, insanın kendi mutlak temelsizliğini artık gizleyemediği bir çağda.
Miguel de Beistegui, adeta klasik bir metafizikçi gibi, felsefenin hâlâ yalnızca varlıkla ilgili olduğunu söylüyor. Ontoloji olarak felsefenin hâlâ mümkün olduğunda ısrar ediyor. Ama bunu yaparken, Aristoteles'ten Hegel'e, varlığı özdeşliğin ötesinde düşünemeyen koca bir metafizik geleneği doğrudan karşısına almaktan da çekinmiyor. Çünkü, ona göre, ancak farklılaşanın var olduğu söylenebilir. Varlık yalnızca fark için söylenir.
İyi ama dünyanın farktan başka kökeni yoksa, gerçek özü itibariyle çokluksa, özden yoksunsa, özler değil yalnızca olaylar ve farklılaşmalar varsa ontoloji nasıl bir şey olur?
Hakikat ve Oluşum, tam da bu soruya yanıt arıyor. Heidegger'in “ontolojik fark” sorunsalını Deleuze'ün düşüncesiyle buluşturan de Beistegui, varlığı artık sabit değil, sürekli oluş halinde ele alıyor. Bu kitap, töz ve öz ontolojisinden olay ontolojisine geçişi ve bu geçişi sağlayan felsefi düşünceleri derinlemesine inceliyor.
İddialı soruların peşine düşmek suçsa bu kitap suçunu baştan kabul ediyor. Günümüzde felsefe nedir?
Hâlâ neye muktedirdir?
Neye cesaret edebilir?
Hele de bilimlerin bu denli “başarı” kazandığı, bilgi alanının paramparça edildiği, insanın kendi mutlak temelsizliğini artık gizleyemediği bir çağda.
Miguel de Beistegui, adeta klasik bir metafizikçi gibi, felsefenin hâlâ yalnızca varlıkla ilgili olduğunu söylüyor. Ontoloji olarak felsefenin hâlâ mümkün olduğunda ısrar ediyor. Ama bunu yaparken, Aristoteles'ten Hegel'e, varlığı özdeşliğin ötesinde düşünemeyen koca bir metafizik geleneği doğrudan karşısına almaktan da çekinmiyor. Çünkü, ona göre, ancak farklılaşanın var olduğu söylenebilir. Varlık yalnızca fark için söylenir.
İyi ama dünyanın farktan başka kökeni yoksa, gerçek özü itibariyle çokluksa, özden yoksunsa, özler değil yalnızca olaylar ve farklılaşmalar varsa ontoloji nasıl bir şey olur?
Hakikat ve Oluşum, tam da bu soruya yanıt arıyor. Heidegger'in “ontolojik fark” sorunsalını Deleuze'ün düşüncesiyle buluşturan de Beistegui, varlığı artık sabit değil, sürekli oluş halinde ele alıyor. Bu kitap, töz ve öz ontolojisinden olay ontolojisine geçişi ve bu geçişi sağlayan felsefi düşünceleri derinlemesine inceliyor.
Hâlâ neye muktedirdir?
Neye cesaret edebilir?
Hele de bilimlerin bu denli “başarı” kazandığı, bilgi alanının paramparça edildiği, insanın kendi mutlak temelsizliğini artık gizleyemediği bir çağda.
Miguel de Beistegui, adeta klasik bir metafizikçi gibi, felsefenin hâlâ yalnızca varlıkla ilgili olduğunu söylüyor. Ontoloji olarak felsefenin hâlâ mümkün olduğunda ısrar ediyor. Ama bunu yaparken, Aristoteles'ten Hegel'e, varlığı özdeşliğin ötesinde düşünemeyen koca bir metafizik geleneği doğrudan karşısına almaktan da çekinmiyor. Çünkü, ona göre, ancak farklılaşanın var olduğu söylenebilir. Varlık yalnızca fark için söylenir.
İyi ama dünyanın farktan başka kökeni yoksa, gerçek özü itibariyle çokluksa, özden yoksunsa, özler değil yalnızca olaylar ve farklılaşmalar varsa ontoloji nasıl bir şey olur?
Hakikat ve Oluşum, tam da bu soruya yanıt arıyor. Heidegger'in “ontolojik fark” sorunsalını Deleuze'ün düşüncesiyle buluşturan de Beistegui, varlığı artık sabit değil, sürekli oluş halinde ele alıyor. Bu kitap, töz ve öz ontolojisinden olay ontolojisine geçişi ve bu geçişi sağlayan felsefi düşünceleri derinlemesine inceliyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.