^#smrgSAHAF İki Esir 1-2 -

(...) Genç evlilerin saadet güneşini birdenbire patlıyan bi rinci Cihan Harbinin bulutları örtüyor. Karısına çılgınca âşık olan koca, cepheye gidiyor. Karısiyle aralarındaki mesafe her gün biraz daha büyüyor. Nihayet Rusların eline esir düşüyor. Bundan sonra muharrir, kocanın esaret hayatini anlatırken, cephe gerisindeki hayatı da ele. alıyor. Miett, kocasının yokluğu kargısında günden güne artan maddî ve manevî ihtiyaçlarını ilk zamanlarda duymuyor. Hayatı bir rüya âleminde gibi geçiyor. Seneler akıp gidiyor, yalnızlık bir kurt gibi genç kadının ruhunu kemirmeğe başlıyor. Artık, sadece bir harb esirinin karısı değildir. O da, aynı zamanda yalnızlığın ve cemiyetin bir esiridir. Farkına varamadan hayatına karışan bir başka erkeğe âşık oluyor. Bu hâdiseyi esir kocası da öğreniyor. Fakat hayret edilecek bir şey! Bu hâdise ona ümidettiğinden çok daha az tesir ediyor. Bir zamanlar kalbini dolduran büyük aşkını, yıllarca süren yalnızlık ve ayrılık yavaş yavaş ruhundan silmiş, hafızasında sadece geçmiş günlerin tatlı hâtıraları silik ve müphem bir şekilde kalmış. Dimağında bir fikir uyanı yor. Eski hayatiyle bütün ilgisini kesmeğe ve karısını ser best bırakmağa karar veriyor. (Çevirmenin önsözünden)