#smrgKİTABEVİ İran Managera Sineması - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Ayhan Matbaacılık
ISBN-10:
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
284
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
262,50
Havale/EFT ile:
254,63
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199252332
639344
https://www.simurgkitabevi.com/iran-managera-sinemasi-2025
İran Managera Sineması - 2025 #smrgKİTABEVİ
262.50
Sinema, ortaya çıktığı günden bu yana hakikat, zaman, hayal ve rüya gibi kavramlarla derin bir ilişki içinde olmuştur. Sinemanın görsel bir sanat olarak öznel deneyimleri ve gerçekliğin ötesine geçen kavramları ifade etme kapasitesi, onu hakikatin sorgulandığı bir mecra haline getirmiştir. Bu bağlamda, sinema tarihinin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalar tarafından benimsenen sanatsal ve felsefi yaklaşımlar, bu temel kavramların çeşitli boyutlarını ortaya koymuştur. İran Sineması, bu kavramların sanatsal ve felsefi boyutlarını incelemek için oldukça zengin bir tarihsel ve kültürel bağlama sahiptir. 1979 İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası dönemler, İran Sineması'nda önemli kırılma noktaları oluşturmuştur. 1979 Devrimi öncesi dönemde İran Sineması; daha seküler, bireysel ve evrensel temaları işlerken, devrim sonrası dönemde İslamî değerlerin ve Şii düşüncesinin etkisiyle yeniden şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bu dönüşüm, İran Sineması'nın anlatısal, tematik ve estetik özelliklerinde belirgin bir şekilde gözlemlenmektedir. 1979 Devrimi sonrası dönemde ortaya çıkan ve “Mânâgera” olarak tanımlanan sinema, İran Sineması'nda; hakikat, hayal, rüya, ahiret, şeytan, melekler ve cinler, insanın olağanüstü güçleri, gaybi yardımlar, insanın değişim ve dönüşümü ile tasavvufî temaların yoğun bir şekilde işlendiği bir sinema olarak dikkat çekmektedir. Bu sinema anlayışı, bireyin manevi yolculuğunu ve hakikat arayışını esas alarak bunu sinema sanatında yeni bir ifade biçimi olarak gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, İran Sineması'nın tarihsel bağlamını ve Mânâgera Sineması'nın 1979 Devrimi sonrası dönemdeki gelişimini ele almayı amaçlamaktadır. Nitekim devrim sonrası dönemde İran'da sinemanın dini ve ideolojik doğrultuda yeniden şekillendirilmek istenmesi, Mânâgera Sineması'nın ortaya çıkışında belirleyici bir faktör olmuştur. Bu sinema, yalnızca dini temaları yansıtmakla kalmamış, aynı zamanda sinemanın, hakikat ve tasavvuf arasında bir köprü kurma potansiyelini de göstermiştir. Çalışmada, 1979 Devrimi sonrası döneme ait seçilen beş temsilci film, Mânâgera Sineması'nın estetik ve tematik özelliklerini ortaya koymak için detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu filmler, sinematografik dilin tasavvufî temaları ifade etme kapasitesini ve bu temaların yukarıda bahsi geçen konularla nasıl ilişkilendirildiğini göstermeye çalışmaktadır.
Sinema, ortaya çıktığı günden bu yana hakikat, zaman, hayal ve rüya gibi kavramlarla derin bir ilişki içinde olmuştur. Sinemanın görsel bir sanat olarak öznel deneyimleri ve gerçekliğin ötesine geçen kavramları ifade etme kapasitesi, onu hakikatin sorgulandığı bir mecra haline getirmiştir. Bu bağlamda, sinema tarihinin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalar tarafından benimsenen sanatsal ve felsefi yaklaşımlar, bu temel kavramların çeşitli boyutlarını ortaya koymuştur. İran Sineması, bu kavramların sanatsal ve felsefi boyutlarını incelemek için oldukça zengin bir tarihsel ve kültürel bağlama sahiptir. 1979 İran İslam Devrimi öncesi ve sonrası dönemler, İran Sineması'nda önemli kırılma noktaları oluşturmuştur. 1979 Devrimi öncesi dönemde İran Sineması; daha seküler, bireysel ve evrensel temaları işlerken, devrim sonrası dönemde İslamî değerlerin ve Şii düşüncesinin etkisiyle yeniden şekillendirilmeye çalışılmıştır. Bu dönüşüm, İran Sineması'nın anlatısal, tematik ve estetik özelliklerinde belirgin bir şekilde gözlemlenmektedir. 1979 Devrimi sonrası dönemde ortaya çıkan ve “Mânâgera” olarak tanımlanan sinema, İran Sineması'nda; hakikat, hayal, rüya, ahiret, şeytan, melekler ve cinler, insanın olağanüstü güçleri, gaybi yardımlar, insanın değişim ve dönüşümü ile tasavvufî temaların yoğun bir şekilde işlendiği bir sinema olarak dikkat çekmektedir. Bu sinema anlayışı, bireyin manevi yolculuğunu ve hakikat arayışını esas alarak bunu sinema sanatında yeni bir ifade biçimi olarak gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma, İran Sineması'nın tarihsel bağlamını ve Mânâgera Sineması'nın 1979 Devrimi sonrası dönemdeki gelişimini ele almayı amaçlamaktadır. Nitekim devrim sonrası dönemde İran'da sinemanın dini ve ideolojik doğrultuda yeniden şekillendirilmek istenmesi, Mânâgera Sineması'nın ortaya çıkışında belirleyici bir faktör olmuştur. Bu sinema, yalnızca dini temaları yansıtmakla kalmamış, aynı zamanda sinemanın, hakikat ve tasavvuf arasında bir köprü kurma potansiyelini de göstermiştir. Çalışmada, 1979 Devrimi sonrası döneme ait seçilen beş temsilci film, Mânâgera Sineması'nın estetik ve tematik özelliklerini ortaya koymak için detaylı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu filmler, sinematografik dilin tasavvufî temaları ifade etme kapasitesini ve bu temaların yukarıda bahsi geçen konularla nasıl ilişkilendirildiğini göstermeye çalışmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.