#smrgKİTABEVİ Kamer Teyhani : Ateşi Çalan Yolcular-2 - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
6255855091
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
278
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
357,50
Havale/EFT ile:
346,78
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199246992
634140
https://www.simurgkitabevi.com/kamer-teyhani-atesi-calan-yolcular-2-2025
Kamer Teyhani : Ateşi Çalan Yolcular-2 - 2025 #smrgKİTABEVİ
357.50
Kamer'im
Yüreği, dostlarından gelen haksız bir eleştiri ya da gönül kırıcı bir söz karşısında filiz bir dal gibi kırılgandı; oysa düşmanlarının karşısında çelik gibiydi. Onu yaralayabilecek olan, dost çevresinin davranışları ve sözleriydi. Kamer'i anlatırken aslında önce sevinci ve mutluluğu anlatmak gerekiyor. O; acıyı, hüznü, kederi ve elemi hep içinde taşımıştı. Görünür olan hep sevinç ve güzellikler olmuştu.
Dostlar Gecesi'ni organize etmeye başladığında, sanki ülke baştan başa yeniden ilkbaharı yaşıyordu. Organizasyonu düzenlemeye çalışırken bir çocuk gibi heyecanlı, bir militan gibi örgütleyiciydi. Onu böylesine heyecanlandıran ve coşturan şey, o anda çok değişik katmanlarda bulunan arkadaşlarının birlikte olmasını sağlamaktı. “Nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, o salona girdiklerinde hepsinin gözlerindeki sevinç ve hüzün aynıydı. Bir zamanlar aynı kavganın acısını, hüznünü, sevincini paylaşmış; örgütlenmeyi, işkenceyi, cezaevini, açlık grevlerini, meydan dayağını, mavrayı, voltayı, hafta sonu gecelerini, tahliyeleri, mahkemeyi, açık görüşleri birlikte yaşamış; Apo'nun (mahkeme heyeti başkanı) davranışlarına birlikte gülmüş; en önemlisi de kurulan güzel düşlerin, gelecekteki onurlu insan yaşamının ve sosyalizmin inşasının en aksak, en ilkel, en basit biçimini kendi içinde yaşamış bir topluluk.” Bizi yıllardır birbirimizden koparamayan 12 Eylül.
Onun en güzel meziyeti; sınıf mücadelesi dışında hayatının hiçbir döneminde kavgadan, saldırıdan, insanları kırmaktan ya da hırpalamaktan yana olmamasıdır.
Yüreği, dostlarından gelen haksız bir eleştiri ya da gönül kırıcı bir söz karşısında filiz bir dal gibi kırılgandı; oysa düşmanlarının karşısında çelik gibiydi. Onu yaralayabilecek olan, dost çevresinin davranışları ve sözleriydi. Kamer'i anlatırken aslında önce sevinci ve mutluluğu anlatmak gerekiyor. O; acıyı, hüznü, kederi ve elemi hep içinde taşımıştı. Görünür olan hep sevinç ve güzellikler olmuştu.
Dostlar Gecesi'ni organize etmeye başladığında, sanki ülke baştan başa yeniden ilkbaharı yaşıyordu. Organizasyonu düzenlemeye çalışırken bir çocuk gibi heyecanlı, bir militan gibi örgütleyiciydi. Onu böylesine heyecanlandıran ve coşturan şey, o anda çok değişik katmanlarda bulunan arkadaşlarının birlikte olmasını sağlamaktı. “Nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, o salona girdiklerinde hepsinin gözlerindeki sevinç ve hüzün aynıydı. Bir zamanlar aynı kavganın acısını, hüznünü, sevincini paylaşmış; örgütlenmeyi, işkenceyi, cezaevini, açlık grevlerini, meydan dayağını, mavrayı, voltayı, hafta sonu gecelerini, tahliyeleri, mahkemeyi, açık görüşleri birlikte yaşamış; Apo'nun (mahkeme heyeti başkanı) davranışlarına birlikte gülmüş; en önemlisi de kurulan güzel düşlerin, gelecekteki onurlu insan yaşamının ve sosyalizmin inşasının en aksak, en ilkel, en basit biçimini kendi içinde yaşamış bir topluluk.” Bizi yıllardır birbirimizden koparamayan 12 Eylül.
Onun en güzel meziyeti; sınıf mücadelesi dışında hayatının hiçbir döneminde kavgadan, saldırıdan, insanları kırmaktan ya da hırpalamaktan yana olmamasıdır.
Kamer'im
Yüreği, dostlarından gelen haksız bir eleştiri ya da gönül kırıcı bir söz karşısında filiz bir dal gibi kırılgandı; oysa düşmanlarının karşısında çelik gibiydi. Onu yaralayabilecek olan, dost çevresinin davranışları ve sözleriydi. Kamer'i anlatırken aslında önce sevinci ve mutluluğu anlatmak gerekiyor. O; acıyı, hüznü, kederi ve elemi hep içinde taşımıştı. Görünür olan hep sevinç ve güzellikler olmuştu.
Dostlar Gecesi'ni organize etmeye başladığında, sanki ülke baştan başa yeniden ilkbaharı yaşıyordu. Organizasyonu düzenlemeye çalışırken bir çocuk gibi heyecanlı, bir militan gibi örgütleyiciydi. Onu böylesine heyecanlandıran ve coşturan şey, o anda çok değişik katmanlarda bulunan arkadaşlarının birlikte olmasını sağlamaktı. “Nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, o salona girdiklerinde hepsinin gözlerindeki sevinç ve hüzün aynıydı. Bir zamanlar aynı kavganın acısını, hüznünü, sevincini paylaşmış; örgütlenmeyi, işkenceyi, cezaevini, açlık grevlerini, meydan dayağını, mavrayı, voltayı, hafta sonu gecelerini, tahliyeleri, mahkemeyi, açık görüşleri birlikte yaşamış; Apo'nun (mahkeme heyeti başkanı) davranışlarına birlikte gülmüş; en önemlisi de kurulan güzel düşlerin, gelecekteki onurlu insan yaşamının ve sosyalizmin inşasının en aksak, en ilkel, en basit biçimini kendi içinde yaşamış bir topluluk.” Bizi yıllardır birbirimizden koparamayan 12 Eylül.
Onun en güzel meziyeti; sınıf mücadelesi dışında hayatının hiçbir döneminde kavgadan, saldırıdan, insanları kırmaktan ya da hırpalamaktan yana olmamasıdır.
Yüreği, dostlarından gelen haksız bir eleştiri ya da gönül kırıcı bir söz karşısında filiz bir dal gibi kırılgandı; oysa düşmanlarının karşısında çelik gibiydi. Onu yaralayabilecek olan, dost çevresinin davranışları ve sözleriydi. Kamer'i anlatırken aslında önce sevinci ve mutluluğu anlatmak gerekiyor. O; acıyı, hüznü, kederi ve elemi hep içinde taşımıştı. Görünür olan hep sevinç ve güzellikler olmuştu.
Dostlar Gecesi'ni organize etmeye başladığında, sanki ülke baştan başa yeniden ilkbaharı yaşıyordu. Organizasyonu düzenlemeye çalışırken bir çocuk gibi heyecanlı, bir militan gibi örgütleyiciydi. Onu böylesine heyecanlandıran ve coşturan şey, o anda çok değişik katmanlarda bulunan arkadaşlarının birlikte olmasını sağlamaktı. “Nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, o salona girdiklerinde hepsinin gözlerindeki sevinç ve hüzün aynıydı. Bir zamanlar aynı kavganın acısını, hüznünü, sevincini paylaşmış; örgütlenmeyi, işkenceyi, cezaevini, açlık grevlerini, meydan dayağını, mavrayı, voltayı, hafta sonu gecelerini, tahliyeleri, mahkemeyi, açık görüşleri birlikte yaşamış; Apo'nun (mahkeme heyeti başkanı) davranışlarına birlikte gülmüş; en önemlisi de kurulan güzel düşlerin, gelecekteki onurlu insan yaşamının ve sosyalizmin inşasının en aksak, en ilkel, en basit biçimini kendi içinde yaşamış bir topluluk.” Bizi yıllardır birbirimizden koparamayan 12 Eylül.
Onun en güzel meziyeti; sınıf mücadelesi dışında hayatının hiçbir döneminde kavgadan, saldırıdan, insanları kırmaktan ya da hırpalamaktan yana olmamasıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.