#smrgSAHAF Kavaklarda Mikrofon Var: Baba Kaleminden Halkçılığın Savunması ve Bir Devrin Hikayesi, 1938 - 1946 -

Stok Kodu:
1199047522
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
224 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199047522
433518
Kavaklarda Mikrofon Var: Baba Kaleminden Halkçılığın Savunması ve Bir Devrin Hikayesi, 1938 - 1946 -
Kavaklarda Mikrofon Var: Baba Kaleminden Halkçılığın Savunması ve Bir Devrin Hikayesi, 1938 - 1946 - #smrgSAHAF
0.00
Bu kitabın yazılmasına beni adeta zorlayan hadise bir hayli yenidir. Ve bir bakıma, kaderin cilvesidir diyebilirim. İstanbul'a yaptığım yıllık gezilerden birinde rahmetli ağabeyim Ömer Sami Coşar'ın kızı, yeğenim Gülsün Sami ile birlikte İstiklal Caddesi'nde bir film açılış gecesine gittik. “Salkım Hanım'ın Taneleri” adlı film bir hayli iddialı bir eserdi. Türkiye'den o yılın Oscarı'na aday gösterilmesi bile bahis konusu idi. Yılmaz Karakoyunlu'nun aynı isimli eserinin ana temasını işleyen film batıda, özellikle azınlık hakları konusunda daima Türkiye'yi kınayan gruplar arasında, sempati uyandıracak nitelikte olduğundan gazetelerde geniş yankılar uyandırıyordu. Filmin bitişinden sonra gecenin serin ve temiz havası beni hemen hemen altmış yıl öncesine alıp götürdü. Ben o devirde babamın TBMM'den Varlık Vergisi'ni geçirmek yolunda girişmiş olduğu çabaları yakından izlemiştim. Onun bu konunun önemini hiç de hafife almadığının bilinci içindeydim. Ben o gece Galatasaray'dan Tünel'e doğru adım adım ilerlerken kafamda, o harp yıllarında, babam Hüseyin Sami'nin (Coşar) CHP grup toplantılarında vermiş olduğu çetin savaşların hikayelerini onun ağzından dinliyor ve geçmişte yer almış her türlü hadiselerin adeta bir dökümünü yapıyordum.... (Önsözden)
Bu kitabın yazılmasına beni adeta zorlayan hadise bir hayli yenidir. Ve bir bakıma, kaderin cilvesidir diyebilirim. İstanbul'a yaptığım yıllık gezilerden birinde rahmetli ağabeyim Ömer Sami Coşar'ın kızı, yeğenim Gülsün Sami ile birlikte İstiklal Caddesi'nde bir film açılış gecesine gittik. “Salkım Hanım'ın Taneleri” adlı film bir hayli iddialı bir eserdi. Türkiye'den o yılın Oscarı'na aday gösterilmesi bile bahis konusu idi. Yılmaz Karakoyunlu'nun aynı isimli eserinin ana temasını işleyen film batıda, özellikle azınlık hakları konusunda daima Türkiye'yi kınayan gruplar arasında, sempati uyandıracak nitelikte olduğundan gazetelerde geniş yankılar uyandırıyordu. Filmin bitişinden sonra gecenin serin ve temiz havası beni hemen hemen altmış yıl öncesine alıp götürdü. Ben o devirde babamın TBMM'den Varlık Vergisi'ni geçirmek yolunda girişmiş olduğu çabaları yakından izlemiştim. Onun bu konunun önemini hiç de hafife almadığının bilinci içindeydim. Ben o gece Galatasaray'dan Tünel'e doğru adım adım ilerlerken kafamda, o harp yıllarında, babam Hüseyin Sami'nin (Coşar) CHP grup toplantılarında vermiş olduğu çetin savaşların hikayelerini onun ağzından dinliyor ve geçmişte yer almış her türlü hadiselerin adeta bir dökümünü yapıyordum.... (Önsözden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat