#smrgSAHAF Modernleşen Müslümanlar: Nurcular, Nakşiler, Milli Görüş ve AK Parti -

Stok Kodu:
1199064612
Boyut:
16x22
Sayfa Sayısı:
424 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199064612
450549
Modernleşen Müslümanlar: Nurcular, Nakşiler, Milli Görüş ve AK Parti -
Modernleşen Müslümanlar: Nurcular, Nakşiler, Milli Görüş ve AK Parti - #smrgSAHAF
0.00
…..Türkiye'nin kırsal ve taşra bölgelerinde hâkim dinsel örgütlenmeler ve dinsel ibadet merasimleri Nakşibendi tarikatı etrafında biçimlenmekteydi. Doğduğum kent Bayburt'ta ise... Saat Kulesi Meydanı olarak bilinen ana meydan çevresindeki küçük dükkânlara sohbet etmek için gelenlerin elinde Nursi'nin kırmızı kitapları'nı görürdünüz... İnsanlar Nursi'nin kitaplarını açar, okur, yorumlar ve tartışırdı... İslam'ın bu versiyonunun ve Nursi'nin eklektik öğretisinin kasabalılar için bir tür günlük hayat felsefesi işlevini gördüğünü anladım. Merakım hiç bitmedi ve daima şunu bilmek istedim: Türkiyeli Müslümanlar bu ortak dinsel ve kültürel dili benimsemiyor olsaydı, sosyal, ahlaki ve siyasal meselelerle anlamlı bir biçimde meşgul olup tartışabilirler miydi? ...Tipik alt-orta sınıfa mensup bu taşralı vatandaşlar, dinsel geleneklere bağlılıklarını, çoğu kez ideolojik bir karşı tezi temsil eden çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ve onun siyasal ve askerî liderlerine sadakat ve bağlılıkla nasıl uzlaştırmaktaydı? ...Bu kitap öteki Türkiye'nin hikâyesi ve benim on yıl boyunca çağdaş Türk İslamının aktörleri ile yaptığım mülakatların ve alan çalışmalarının bir ürünü... Türk İslamının siyasal ve sosyal alanlarda yeniden canlanması, Kemalizmin başarısızlığı değil, aksine Kemalist projenin oluşumunda önemli, ancak iradî olmayan bir rol oynadığı yeni fırsat alanlarının bir sonucudur... Türk İslami sosyal ve siyasal hareketleri, devlet ve toplum arasındaki sınırları yeniden çizerek ve kendi entelektüel ve moral şartlarını oluşturarak sivil toplumu güçlendirmeye çalışmışlardır. Bunu yaparken, var olan laik devleti kaçınılmaz olarak ortadan kaldırmak gibi bir amaç gütmekten çok, gündelik hayatı yeniden kurmaya çabalamaktadırlar... Dolayısıyla, Türkiye'deki tartışma, İslami yönetimi yeniden hâkim kılmaya ya da İslam hukukunu empoze etmeye ilişkin değil, kamusal alanda, çoğu Batı toplumlarının yabancısı olmadığı bir dille, yeni alanlar oluşturmaya, yeni kimlikler teşkil etmeye ve sesleri çeşitlendirmeye ilişkindir. Hakan Yavuz Utah Üniversitesi, Siyasal Bilimler Bölümü öğretim üyesi. (Arka kapaktan)
…..Türkiye'nin kırsal ve taşra bölgelerinde hâkim dinsel örgütlenmeler ve dinsel ibadet merasimleri Nakşibendi tarikatı etrafında biçimlenmekteydi. Doğduğum kent Bayburt'ta ise... Saat Kulesi Meydanı olarak bilinen ana meydan çevresindeki küçük dükkânlara sohbet etmek için gelenlerin elinde Nursi'nin kırmızı kitapları'nı görürdünüz... İnsanlar Nursi'nin kitaplarını açar, okur, yorumlar ve tartışırdı... İslam'ın bu versiyonunun ve Nursi'nin eklektik öğretisinin kasabalılar için bir tür günlük hayat felsefesi işlevini gördüğünü anladım. Merakım hiç bitmedi ve daima şunu bilmek istedim: Türkiyeli Müslümanlar bu ortak dinsel ve kültürel dili benimsemiyor olsaydı, sosyal, ahlaki ve siyasal meselelerle anlamlı bir biçimde meşgul olup tartışabilirler miydi? ...Tipik alt-orta sınıfa mensup bu taşralı vatandaşlar, dinsel geleneklere bağlılıklarını, çoğu kez ideolojik bir karşı tezi temsil eden çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ve onun siyasal ve askerî liderlerine sadakat ve bağlılıkla nasıl uzlaştırmaktaydı? ...Bu kitap öteki Türkiye'nin hikâyesi ve benim on yıl boyunca çağdaş Türk İslamının aktörleri ile yaptığım mülakatların ve alan çalışmalarının bir ürünü... Türk İslamının siyasal ve sosyal alanlarda yeniden canlanması, Kemalizmin başarısızlığı değil, aksine Kemalist projenin oluşumunda önemli, ancak iradî olmayan bir rol oynadığı yeni fırsat alanlarının bir sonucudur... Türk İslami sosyal ve siyasal hareketleri, devlet ve toplum arasındaki sınırları yeniden çizerek ve kendi entelektüel ve moral şartlarını oluşturarak sivil toplumu güçlendirmeye çalışmışlardır. Bunu yaparken, var olan laik devleti kaçınılmaz olarak ortadan kaldırmak gibi bir amaç gütmekten çok, gündelik hayatı yeniden kurmaya çabalamaktadırlar... Dolayısıyla, Türkiye'deki tartışma, İslami yönetimi yeniden hâkim kılmaya ya da İslam hukukunu empoze etmeye ilişkin değil, kamusal alanda, çoğu Batı toplumlarının yabancısı olmadığı bir dille, yeni alanlar oluşturmaya, yeni kimlikler teşkil etmeye ve sesleri çeşitlendirmeye ilişkindir. Hakan Yavuz Utah Üniversitesi, Siyasal Bilimler Bölümü öğretim üyesi. (Arka kapaktan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat