Osmanbey ve Matbaası: Ser-kurenâ Osman Bey'in Hikâyesine ve Matbaa-i Osmaniye'nin Tarihçesine Medhal -

Stok Kodu:
1199129757
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
148 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199129757
515456
Osmanbey ve Matbaası: Ser-kurenâ Osman Bey'in Hikâyesine ve Matbaa-i Osmaniye'nin Tarihçesine Medhal -
Osmanbey ve Matbaası: Ser-kurenâ Osman Bey'in Hikâyesine ve Matbaa-i Osmaniye'nin Tarihçesine Medhal -
0.00
Müteferrika Kitabiyat Dergisi Yaz 2011 / 1, Sayı: 39'dan ayrı basım olan bu araştırmanın konusu Osman Bey'i nereden tanıyoruz? Adını taşıyan semtten. Osman Bey, başmabeynci olmazdan önce bir aralık Hicaz'a gidip gelmiştir. Yolda Anadolu'daki camilerde kıymetli oldukları için rahlelere asma kilitlerle, zincirlerle bağlanmış mushaflar görmüş, son derece üzülmüştür. Dönüşte bir matbaa kurup herkesin kolaylıkla alıp okuyabilmesi için Kur'an-ı Kerim basmaya karar verir. Matbaa kurulur, Çemberlitaş'ta kocaman bir binaya dönüşür. Bugün altında sinema, üstünde Fırat Kültür Merkezi olan mekanda. Devlet, Kur'an-ı Kerim basmak gibi hata kabul etmeyen bir işte Osman Bey Matbaası'na / Matbaa-i Osmaniye'ye imtiyazlar sağlar. Bir tekel oluşturur. Başta mushaf olmak üzere neredeyse elyazması kadar kıymetli pek çok baskı yapılır. Bu hikâyeyi Müteferrika dergisinde okuyoruz. Prof. Ali Birinci'nin hazırladığı “Osman Bey ve Matbaası” isimli dosyaya alıntılanan Osman Bey'in torunu Nezhun Tevgil'in yazısından. Türk Tarih Kurumu Başkanı Ali Birinci, dosyada Serkurenâ Osman Bey'in ve ülkemizde Kur'an-ı Kerim basımının hikâyesini uzun uzun anlatıyor. Matbaanın hikâyesi gerçekten ilginç. Daha önce Mustafa Armağan da Sutan Abdülhamid'in Kur'an basılan yerdeki kağıt tozlarının ve mürekkep artıklarının kanalizasyona karışmaması için Matbaa-i Osmaniye'ye ayrı bir su yolu yaptırdığını Uğur Derman'ın rivayetiyle Necmeddin Okyay'dan naklen yazmıştı.
Müteferrika Kitabiyat Dergisi Yaz 2011 / 1, Sayı: 39'dan ayrı basım olan bu araştırmanın konusu Osman Bey'i nereden tanıyoruz? Adını taşıyan semtten. Osman Bey, başmabeynci olmazdan önce bir aralık Hicaz'a gidip gelmiştir. Yolda Anadolu'daki camilerde kıymetli oldukları için rahlelere asma kilitlerle, zincirlerle bağlanmış mushaflar görmüş, son derece üzülmüştür. Dönüşte bir matbaa kurup herkesin kolaylıkla alıp okuyabilmesi için Kur'an-ı Kerim basmaya karar verir. Matbaa kurulur, Çemberlitaş'ta kocaman bir binaya dönüşür. Bugün altında sinema, üstünde Fırat Kültür Merkezi olan mekanda. Devlet, Kur'an-ı Kerim basmak gibi hata kabul etmeyen bir işte Osman Bey Matbaası'na / Matbaa-i Osmaniye'ye imtiyazlar sağlar. Bir tekel oluşturur. Başta mushaf olmak üzere neredeyse elyazması kadar kıymetli pek çok baskı yapılır. Bu hikâyeyi Müteferrika dergisinde okuyoruz. Prof. Ali Birinci'nin hazırladığı “Osman Bey ve Matbaası” isimli dosyaya alıntılanan Osman Bey'in torunu Nezhun Tevgil'in yazısından. Türk Tarih Kurumu Başkanı Ali Birinci, dosyada Serkurenâ Osman Bey'in ve ülkemizde Kur'an-ı Kerim basımının hikâyesini uzun uzun anlatıyor. Matbaanın hikâyesi gerçekten ilginç. Daha önce Mustafa Armağan da Sutan Abdülhamid'in Kur'an basılan yerdeki kağıt tozlarının ve mürekkep artıklarının kanalizasyona karışmaması için Matbaa-i Osmaniye'ye ayrı bir su yolu yaptırdığını Uğur Derman'ın rivayetiyle Necmeddin Okyay'dan naklen yazmıştı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat