#smrgKİTABEVİ Şiddet Üzerine Düşünceler -

Stok Kodu:
1199035796
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
320 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002
Çeviren:
Anahid Hazaryan
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199035796
421883
Şiddet Üzerine Düşünceler -
Şiddet Üzerine Düşünceler - #smrgKİTABEVİ
0.00
'İşte, elimizin altında oldukça kötü bir üne sahip olmakla birlikte gelecek kuşakları zehirleyecek şeytani fikirler içeren bir kitap bulunuyor. Art arda, belki de aynı zamanda, milliyetçi aşırı sağ ile devrimci aşırı sol, faşistler, teröristler her kesimden totaliterler 'Şiddet üzerine düşünceler'e gönderme yaptılar.

Herkes bu kitabın Mussolini'nin, en azından onun söylediklerine dayanarak, başucu kitapları arasında yer almış olduğunu bilir. Bu kitap Antonio Gramsci'nin de başucunda bulunur. Hatta yaygın bir fıkraya göre, hem İtalya'daki faşist yönetim hem de SSCB, Fransız hükümetinin ortada bıraktığı George Sorel'in cenazesini kaldırmak için girişimde bulunmuştur.'

Karl Manheim'a göre, 'faşizmin' kuramcısıdır. 'Sartre onu, hem de okumadan 'faşist' olarak nitelendirir. Sorel hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olan düşman kardeşi Raymond Aron, ölümünden bir süre önce O'na duyduğu saygıyı itiraf etti.'

E. Laclau ve C. Mouffe'a göre: 'O, demokrasinin ve proletaryanın politik mücadelesinin bir partizanıdır.'

'Sorel, Düşünceler'i oluşturan metinleri kaleme aldığında 'şiddet' yerine, tam olarak kafasında yer alan 'kopuş' ya da daha doğrusu, 'devrimci kopuş'u kullanmış olsaydı, başka türlü anlaşılacak ve belki de lanatlenmeyecekti.

Bu eser, üç kavramın kesişme noktasında yer alıyor: İlki kolektif psikolojiden kaynaklanan ve kolektif bir tasarım şeklinde sunulan mit kavramdır. İkincisi ise özellikle sosyolojiye yönelen şiddettir: Daha doğrusu sınıflar arasındaki ilişkilerde ve tarihsel gelişimde şiddetin rolüdür. Sonuncu olan üçüncüsü ise genel grev fikridir. Sorel'e göre şiddet, bireyselliği içermemeli ve bireyleri hedeflememelidir, çünkü bireysel şiddet eylemleri ancak, 'demokrasinin' güçlenmesine yardımcı olur. Şiddet, kitlevi olmalı ve 'sınıfların ayrıştırılması'na işaret etmeyi amaçlamalıdır. O'na göre 'sosyalizm, modern dünyanın kurtuluşunu sağlamak için gereken yüksek ahlaki değerleri şiddete borçludur.'

İki Marksist: Lenin ve Gramsci, bu lanetlenmiş 'şiddet adamına' saygıyla bakıyorlardı.

'İşte, elimizin altında oldukça kötü bir üne sahip olmakla birlikte gelecek kuşakları zehirleyecek şeytani fikirler içeren bir kitap bulunuyor. Art arda, belki de aynı zamanda, milliyetçi aşırı sağ ile devrimci aşırı sol, faşistler, teröristler her kesimden totaliterler 'Şiddet üzerine düşünceler'e gönderme yaptılar.

Herkes bu kitabın Mussolini'nin, en azından onun söylediklerine dayanarak, başucu kitapları arasında yer almış olduğunu bilir. Bu kitap Antonio Gramsci'nin de başucunda bulunur. Hatta yaygın bir fıkraya göre, hem İtalya'daki faşist yönetim hem de SSCB, Fransız hükümetinin ortada bıraktığı George Sorel'in cenazesini kaldırmak için girişimde bulunmuştur.'

Karl Manheim'a göre, 'faşizmin' kuramcısıdır. 'Sartre onu, hem de okumadan 'faşist' olarak nitelendirir. Sorel hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olan düşman kardeşi Raymond Aron, ölümünden bir süre önce O'na duyduğu saygıyı itiraf etti.'

E. Laclau ve C. Mouffe'a göre: 'O, demokrasinin ve proletaryanın politik mücadelesinin bir partizanıdır.'

'Sorel, Düşünceler'i oluşturan metinleri kaleme aldığında 'şiddet' yerine, tam olarak kafasında yer alan 'kopuş' ya da daha doğrusu, 'devrimci kopuş'u kullanmış olsaydı, başka türlü anlaşılacak ve belki de lanatlenmeyecekti.

Bu eser, üç kavramın kesişme noktasında yer alıyor: İlki kolektif psikolojiden kaynaklanan ve kolektif bir tasarım şeklinde sunulan mit kavramdır. İkincisi ise özellikle sosyolojiye yönelen şiddettir: Daha doğrusu sınıflar arasındaki ilişkilerde ve tarihsel gelişimde şiddetin rolüdür. Sonuncu olan üçüncüsü ise genel grev fikridir. Sorel'e göre şiddet, bireyselliği içermemeli ve bireyleri hedeflememelidir, çünkü bireysel şiddet eylemleri ancak, 'demokrasinin' güçlenmesine yardımcı olur. Şiddet, kitlevi olmalı ve 'sınıfların ayrıştırılması'na işaret etmeyi amaçlamalıdır. O'na göre 'sosyalizm, modern dünyanın kurtuluşunu sağlamak için gereken yüksek ahlaki değerleri şiddete borçludur.'

İki Marksist: Lenin ve Gramsci, bu lanetlenmiş 'şiddet adamına' saygıyla bakıyorlardı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat