#smrgKİTABEVİ Sürdürülebilir Tarım Hayali : Gül Yetiştiriciliğinin Sosyal Ekolojisi - 2025
Editör:
Kapak Tasarım:
Mehmet Ali Kalacı
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Kapak Görseli:
Bernardino Luini, A figure of saint, in bust,
ISBN-10:
9786256538290
Hazırlayan:
Katkı:
Harika Yücel Engindeniz
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
170
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
206,25
Havale/EFT ile:
200,06
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199251661
638675
https://www.simurgkitabevi.com/surdurulebilir-tarim-hayali-gul-yetistiriciliginin-sosyal-ekolojisi-2025
Sürdürülebilir Tarım Hayali : Gül Yetiştiriciliğinin Sosyal Ekolojisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
206.25
Sabahın erken saatlerinde toplanan pembe güller çuvallara dökülürken etrafa yayılan o yoğun koku… Güneşin ilk ışıkları, hafifçe esen rüzgâr, kuş cıvıltıları ve uyku mahmuru çiftçilerin yavaş adımları…İşte gül yetiştiriciliğinin, sevgiyle ve geleneklerle örülü hikâyesi bu anlarda başlıyor.
Kitap, Burdur'un Ağlasun ilçesinde, yüzyıllardır süregelen gül yetiştiriciliği üzerinden, insan ile doğa arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Duygular, gelenekler ve istekler ile ekonomik, sosyal ve ekolojik gerçeklikler arasındaki gerilimi ele alıyor.Türk tarımının geçirdiği dönüşümleri görünür kılarak, modernleşmenin, neoliberal politikaların, kentleşmenin ve iklim krizinin yerel hayatlarda nasıl izler bıraktığını inceliyor. Kapitalist kalkınmanın ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurguluyor, tarımı ekonomik, sosyal ve ekolojik yaşama bütüncül biçimde ele alıyor.
Böylece, Ağlasun'un gül tarlalarında, çuval dolusu güllerin üzerinde uyuyakalan çiftçilerin hikâyesi; insan ile doğa arasındaki ilişki, sosyo-ekolojik dönüşümler ve sürdürülebilir kalkınma üzerine bir düşünce alanı açıyor. Bu da, okuyucuya hem bir ağıt, hem de bir umut olarak yansıyor. Tam da o çuvalın üstünde uyuyakalan çiftçi gibi, başka bir tarımın mümkün olabileceğine dair bir hayal kuruyor.
Kitap, Burdur'un Ağlasun ilçesinde, yüzyıllardır süregelen gül yetiştiriciliği üzerinden, insan ile doğa arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Duygular, gelenekler ve istekler ile ekonomik, sosyal ve ekolojik gerçeklikler arasındaki gerilimi ele alıyor.Türk tarımının geçirdiği dönüşümleri görünür kılarak, modernleşmenin, neoliberal politikaların, kentleşmenin ve iklim krizinin yerel hayatlarda nasıl izler bıraktığını inceliyor. Kapitalist kalkınmanın ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurguluyor, tarımı ekonomik, sosyal ve ekolojik yaşama bütüncül biçimde ele alıyor.
Böylece, Ağlasun'un gül tarlalarında, çuval dolusu güllerin üzerinde uyuyakalan çiftçilerin hikâyesi; insan ile doğa arasındaki ilişki, sosyo-ekolojik dönüşümler ve sürdürülebilir kalkınma üzerine bir düşünce alanı açıyor. Bu da, okuyucuya hem bir ağıt, hem de bir umut olarak yansıyor. Tam da o çuvalın üstünde uyuyakalan çiftçi gibi, başka bir tarımın mümkün olabileceğine dair bir hayal kuruyor.
Sabahın erken saatlerinde toplanan pembe güller çuvallara dökülürken etrafa yayılan o yoğun koku… Güneşin ilk ışıkları, hafifçe esen rüzgâr, kuş cıvıltıları ve uyku mahmuru çiftçilerin yavaş adımları…İşte gül yetiştiriciliğinin, sevgiyle ve geleneklerle örülü hikâyesi bu anlarda başlıyor.
Kitap, Burdur'un Ağlasun ilçesinde, yüzyıllardır süregelen gül yetiştiriciliği üzerinden, insan ile doğa arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Duygular, gelenekler ve istekler ile ekonomik, sosyal ve ekolojik gerçeklikler arasındaki gerilimi ele alıyor.Türk tarımının geçirdiği dönüşümleri görünür kılarak, modernleşmenin, neoliberal politikaların, kentleşmenin ve iklim krizinin yerel hayatlarda nasıl izler bıraktığını inceliyor. Kapitalist kalkınmanın ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurguluyor, tarımı ekonomik, sosyal ve ekolojik yaşama bütüncül biçimde ele alıyor.
Böylece, Ağlasun'un gül tarlalarında, çuval dolusu güllerin üzerinde uyuyakalan çiftçilerin hikâyesi; insan ile doğa arasındaki ilişki, sosyo-ekolojik dönüşümler ve sürdürülebilir kalkınma üzerine bir düşünce alanı açıyor. Bu da, okuyucuya hem bir ağıt, hem de bir umut olarak yansıyor. Tam da o çuvalın üstünde uyuyakalan çiftçi gibi, başka bir tarımın mümkün olabileceğine dair bir hayal kuruyor.
Kitap, Burdur'un Ağlasun ilçesinde, yüzyıllardır süregelen gül yetiştiriciliği üzerinden, insan ile doğa arasındaki karmaşık ilişkiyi anlatıyor. Duygular, gelenekler ve istekler ile ekonomik, sosyal ve ekolojik gerçeklikler arasındaki gerilimi ele alıyor.Türk tarımının geçirdiği dönüşümleri görünür kılarak, modernleşmenin, neoliberal politikaların, kentleşmenin ve iklim krizinin yerel hayatlarda nasıl izler bıraktığını inceliyor. Kapitalist kalkınmanın ötesine geçerek sürdürülebilir kalkınmanın önemini vurguluyor, tarımı ekonomik, sosyal ve ekolojik yaşama bütüncül biçimde ele alıyor.
Böylece, Ağlasun'un gül tarlalarında, çuval dolusu güllerin üzerinde uyuyakalan çiftçilerin hikâyesi; insan ile doğa arasındaki ilişki, sosyo-ekolojik dönüşümler ve sürdürülebilir kalkınma üzerine bir düşünce alanı açıyor. Bu da, okuyucuya hem bir ağıt, hem de bir umut olarak yansıyor. Tam da o çuvalın üstünde uyuyakalan çiftçi gibi, başka bir tarımın mümkün olabileceğine dair bir hayal kuruyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.