#smrgSAHAF Toplu Oyunlar: Batak, Kapılar Pencereler, Çıkış, Babil'de Bir Kadın, Babil'de Bir Yusuf, Kızlar Değirmeni, Keloğlan -

Hazırlayan:
Özen Yula
Stok Kodu:
1199000737
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
200 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1997
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199000737
386902
Toplu Oyunlar: Batak, Kapılar Pencereler, Çıkış, Babil'de Bir Kadın, Babil'de Bir Yusuf, Kızlar Değirmeni, Keloğlan -
Toplu Oyunlar: Batak, Kapılar Pencereler, Çıkış, Babil'de Bir Kadın, Babil'de Bir Yusuf, Kızlar Değirmeni, Keloğlan - #smrgSAHAF
0.00
Haksızlığa uğramış, acıyı tatmış, dostluğu bellemeye çalışmış, üçkağıtçıların elinden yakasını kurtarmaya gayret eden, yenilgiyi yengiye dönüştürmeye uğraşan kahramanlar. İnsanların ve hayvanların kurban olmaktan öteye gidemediği bir dünya. Ve yolumuzu ışıtan şiirsel bir dil. Büyük bir ozandan şiir tadında oyunlar. TADIMLIK Hiçbir özelliği olmayan, ama içinde yaşayanların geçim sıkıntısı çekmediğini belli eden bir oda. KADIN, boynunda, zincire asılmış acayip bir saat taşımaktadır. Koyu renk akşam giysisi içindedir. Omzunda da bir atkı vardır. KADIN: Fırtına başladı, sesleri duyuyor musun? ADAM: Yok canım, yanılıyorsun. KADIN: Fırtına diyorum sana, onu iyi tanırım. ADAM: Peki, senin dediğin olsun. Ama ne olur, (Saatı gösterir.) sakla onu bir yere. Kimse görmesin. KADIN: (Saatı sımsıkı tutmaktadır.) Saklayamam. Nereye saklayabilirim. Hem boynuma asılı, hem gittikçe büyüyor. ADAM: Üstünü ört bari. Şimdi gelecek. Ona nasıl anlatırız? KADIN: Derim ki, o, bir saat. Gördüğün gibi... Bir saat. Alelade bir saat. ADAM: İnanmaz. Gittikçe büyüyor. Tıkırtısı gittikçe artıyor. İçinde canlı bir şey olduğu besbelli. KADIN: Evet, besbelli. Anlasın varsın, daha iyi. Korkuyor musun yoksa? ADAM: Korkmuyorum. Kormadığımı biliyorsun. Ama nasıl anlatmalı ona ki, elimizde değildi... KADIN: (Dalgın) Elimizde değildi... ADAM: Aynı anda gördük onu. Kimsecikler yoktu yanımızda, yöremizde. Ellerin sımsıcaktı....
Haksızlığa uğramış, acıyı tatmış, dostluğu bellemeye çalışmış, üçkağıtçıların elinden yakasını kurtarmaya gayret eden, yenilgiyi yengiye dönüştürmeye uğraşan kahramanlar. İnsanların ve hayvanların kurban olmaktan öteye gidemediği bir dünya. Ve yolumuzu ışıtan şiirsel bir dil. Büyük bir ozandan şiir tadında oyunlar. TADIMLIK Hiçbir özelliği olmayan, ama içinde yaşayanların geçim sıkıntısı çekmediğini belli eden bir oda. KADIN, boynunda, zincire asılmış acayip bir saat taşımaktadır. Koyu renk akşam giysisi içindedir. Omzunda da bir atkı vardır. KADIN: Fırtına başladı, sesleri duyuyor musun? ADAM: Yok canım, yanılıyorsun. KADIN: Fırtına diyorum sana, onu iyi tanırım. ADAM: Peki, senin dediğin olsun. Ama ne olur, (Saatı gösterir.) sakla onu bir yere. Kimse görmesin. KADIN: (Saatı sımsıkı tutmaktadır.) Saklayamam. Nereye saklayabilirim. Hem boynuma asılı, hem gittikçe büyüyor. ADAM: Üstünü ört bari. Şimdi gelecek. Ona nasıl anlatırız? KADIN: Derim ki, o, bir saat. Gördüğün gibi... Bir saat. Alelade bir saat. ADAM: İnanmaz. Gittikçe büyüyor. Tıkırtısı gittikçe artıyor. İçinde canlı bir şey olduğu besbelli. KADIN: Evet, besbelli. Anlasın varsın, daha iyi. Korkuyor musun yoksa? ADAM: Korkmuyorum. Kormadığımı biliyorsun. Ama nasıl anlatmalı ona ki, elimizde değildi... KADIN: (Dalgın) Elimizde değildi... ADAM: Aynı anda gördük onu. Kimsecikler yoktu yanımızda, yöremizde. Ellerin sımsıcaktı....
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat