#smrgKİTABEVİ Uygarlığın Huzursuzluğu - 2025

Editör:
Mehmet Barış Albayrak
Kapak Tasarım:
Aslı Sezer
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Yayın Yönetmeni:
Bilge Sancı
ISBN-10:
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Katkı:
Mısra Gökyıldız
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Stok Kodu:
1199249549
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
96
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Ferhat Jak İçöz
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Das Unbehagen in der Kultur
indirimli
105,00
Havale/EFT ile: 101,85
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199249549
636542
Uygarlığın Huzursuzluğu -        2025
Uygarlığın Huzursuzluğu - 2025 #smrgKİTABEVİ
105.00
İnsan neden mutsuzdur? Sigmund Freud, Uygarlığın Huzursuzluğu'nda bu basit gibi görünen sorunun ardındaki derin çatışmayı: bireyin özgürleşme arzusu ile uygarlığın koyduğu kurallar arasındaki gerilimi inceliyor. Freud bu soruya yanıt ararken, haz ilkesinin ve mutluluk arayışının sınırlarını çizen uygarlığın, insanı hem koruyan hem de kuşatan bir yapı olduğunu yalnızca psikanalizin değil, felsefe, siyaset ve kültürel eleştirinin iç içe geçen sarmallarında ilerleyerek gösteriyor. Keskin bir bakışla uygarlığın ilerleyişiyle birlikte derinleşen bireysel mutsuzluğu teşhis ederken, modern hayatın trajedisini de edebi bir yoğunlukla anlatıyor. Nihayetinde ise şu sonuca varıyor: İlerleme ve uygarlık insanın huzursuzluğunun kaynağıdır; içsel şiddetin ve itkilerin üzerine inşa edilmiş, özgürlüğü güvenlikle takas eden bir hapishanedir; çünkü toplumsal düzenin inşası, ancak içgüdüsel yaşantının bastırılmasıyla mümkün olabilir. Bu da bize nihai ve belki de asıl rahatsız edici soruyu hatırlatıyor: Kendi ellerimizle kurduğumuz uygarlık, aslında bizi kimden korur?
İnsan neden mutsuzdur? Sigmund Freud, Uygarlığın Huzursuzluğu'nda bu basit gibi görünen sorunun ardındaki derin çatışmayı: bireyin özgürleşme arzusu ile uygarlığın koyduğu kurallar arasındaki gerilimi inceliyor. Freud bu soruya yanıt ararken, haz ilkesinin ve mutluluk arayışının sınırlarını çizen uygarlığın, insanı hem koruyan hem de kuşatan bir yapı olduğunu yalnızca psikanalizin değil, felsefe, siyaset ve kültürel eleştirinin iç içe geçen sarmallarında ilerleyerek gösteriyor. Keskin bir bakışla uygarlığın ilerleyişiyle birlikte derinleşen bireysel mutsuzluğu teşhis ederken, modern hayatın trajedisini de edebi bir yoğunlukla anlatıyor. Nihayetinde ise şu sonuca varıyor: İlerleme ve uygarlık insanın huzursuzluğunun kaynağıdır; içsel şiddetin ve itkilerin üzerine inşa edilmiş, özgürlüğü güvenlikle takas eden bir hapishanedir; çünkü toplumsal düzenin inşası, ancak içgüdüsel yaşantının bastırılmasıyla mümkün olabilir. Bu da bize nihai ve belki de asıl rahatsız edici soruyu hatırlatıyor: Kendi ellerimizle kurduğumuz uygarlık, aslında bizi kimden korur?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat