#smrgSAHAF Anılar - 1974

Basıldığı Matbaa:
Kardeş Matbaası
Dizi Adı:
Seri No 69
Stok Kodu:
1199039951
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
159 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1974
Çeviren:
Şiar Yalçın
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199039951
425972
Anılar -        1974
Anılar - 1974 #smrgSAHAF
0.00
Sultan Abdülmecit'in yüzünde belirgin bir anlam yok gibi, yakışıklıdan çok çirkin sayılır; ama yine de tatlı ve zeki gözleri var. Yürüyüşü ve davranışları ağır ve yavaş; bu durumu gereği mi, yoksa dermansızlık belirtisi mi belli değil. Her halde iyi niyetli bir insan. Geçenlerde genç bir Fransız ressamına portresini yaptırmış. Resmini yaptırmak ise bir Türk için olağan üstü bir şey, hele bir Sultan için olacak iş değil, korkunç mu korkunç! Ressamla tarihten söz etmiş ve kendisini soru yağmuruna tutmuş. Birdenbire sözünü keserek içini çekmiş ve şöyle demiş: "Ah! Elimden geldiği kadar okumaya, öğrenmeye çalışıyorum! Biz Sultanlardan bugünü de geçmişi de gizlerlerdi. Ama ben artık hanyayı konyayı anlamaya başlıyorum. Bütün milletlerin tarihinde, ve özellikle bizimkinde, çok acıklı ve kötü şeyler olmuştur. Ama Tanrının yardımıyla, benim hükümdarlığım döneminde ve benim yüzümden artık bu gibi şeylerin olmayacağına inanıyorum!

(...) Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de protokol kuralları değişiyor. Artık Sultan yabancı elçileri ayakta karşılıyor. Elçiler kendisini üç defa selamladıktan sonra, aralarına giriyor ve konuşuyor. Türkçe'den başka dil bilmiyor ve ara sıra birkaç İtalyanca kelime paralıyor. Tek tük Fransızca sözcükler kekelediği de oluyor. Uygarlık yolunda emekleyen milletinin simgesi!

Uygarlık (civilisation) sözcüğünün kendisi bile Türkçe'ye girmiş. Türklerin bu kavramı karşılayacak bir kelimeleri yoktu. Ah barbarlık! (Kitaptan)

Sultan Abdülmecit'in yüzünde belirgin bir anlam yok gibi, yakışıklıdan çok çirkin sayılır; ama yine de tatlı ve zeki gözleri var. Yürüyüşü ve davranışları ağır ve yavaş; bu durumu gereği mi, yoksa dermansızlık belirtisi mi belli değil. Her halde iyi niyetli bir insan. Geçenlerde genç bir Fransız ressamına portresini yaptırmış. Resmini yaptırmak ise bir Türk için olağan üstü bir şey, hele bir Sultan için olacak iş değil, korkunç mu korkunç! Ressamla tarihten söz etmiş ve kendisini soru yağmuruna tutmuş. Birdenbire sözünü keserek içini çekmiş ve şöyle demiş: "Ah! Elimden geldiği kadar okumaya, öğrenmeye çalışıyorum! Biz Sultanlardan bugünü de geçmişi de gizlerlerdi. Ama ben artık hanyayı konyayı anlamaya başlıyorum. Bütün milletlerin tarihinde, ve özellikle bizimkinde, çok acıklı ve kötü şeyler olmuştur. Ama Tanrının yardımıyla, benim hükümdarlığım döneminde ve benim yüzümden artık bu gibi şeylerin olmayacağına inanıyorum!

(...) Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de protokol kuralları değişiyor. Artık Sultan yabancı elçileri ayakta karşılıyor. Elçiler kendisini üç defa selamladıktan sonra, aralarına giriyor ve konuşuyor. Türkçe'den başka dil bilmiyor ve ara sıra birkaç İtalyanca kelime paralıyor. Tek tük Fransızca sözcükler kekelediği de oluyor. Uygarlık yolunda emekleyen milletinin simgesi!

Uygarlık (civilisation) sözcüğünün kendisi bile Türkçe'ye girmiş. Türklerin bu kavramı karşılayacak bir kelimeleri yoktu. Ah barbarlık! (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat