(...) Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de protokol kuralları değişiyor. Artık Sultan yabancı elçileri ayakta karşılıyor. Elçiler kendisini üç defa selamladıktan sonra, aralarına giriyor ve konuşuyor. Türkçe'den başka dil bilmiyor ve ara sıra birkaç İtalyanca kelime paralıyor. Tek tük Fransızca sözcükler kekelediği de oluyor. Uygarlık yolunda emekleyen milletinin simgesi!
Uygarlık (civilisation) sözcüğünün kendisi bile Türkçe'ye girmiş. Türklerin bu kavramı karşılayacak bir kelimeleri yoktu. Ah barbarlık! (Kitaptan)
(...) Her yerde olduğu gibi, Türkiye'de de protokol kuralları değişiyor. Artık Sultan yabancı elçileri ayakta karşılıyor. Elçiler kendisini üç defa selamladıktan sonra, aralarına giriyor ve konuşuyor. Türkçe'den başka dil bilmiyor ve ara sıra birkaç İtalyanca kelime paralıyor. Tek tük Fransızca sözcükler kekelediği de oluyor. Uygarlık yolunda emekleyen milletinin simgesi!
Uygarlık (civilisation) sözcüğünün kendisi bile Türkçe'ye girmiş. Türklerin bu kavramı karşılayacak bir kelimeleri yoktu. Ah barbarlık! (Kitaptan)