#smrgKİTABEVİ Çin Tarihinin Gerçeği : Gizlenen Türk Uygarlığı - 2021
Türklerin Çin'deki varlığı, binlerce yıl öncesinden başlar. Çin Uygarlığını kuranlar ve Çin'i 17. yüzyılın başlarına kadar yönetenler Türklerdi. Ancak Türkler, Avrupa'da olduğu gibi, Çin'de de kimliklerini yitirerek başka etnoslara dönüştüler. Avrupa'daki dönüşüm genellikle gönüllülük temeline dayanırken, Çin'deki dönüşüm baskı ve toplu kıyımlar altında gerçekleşti. Yüzyıllar boyu Türklerin gölgesi altında kalmış olan Mançular, yakaladıkları ilk boşlukta Türk varlığını ortadan kaldırarak, Çin tarihini kararttılar.
Bundan sonra Türk tarihçileri Çin'in gerçek tarihiyle ne kadar ilgilenir bilmem, ama umarım bu kitap resmî Türk tarihinin sorgulanması yolunda bir aşama olur ve Atatürk'ün ölümünden sonra kesintiye uğrayan tarih araştırmaları yeniden canlanır.
Daha önceki kitaplarımda da belirttiğim gibi ben tarihçi değil, iktisat tarihçisiyim. Belki de bu nedenle tarihe kuşku ve sorgulamayı gerektiren bir pencereden bakıyorum. Bunda, Batıda eğitim almanın ve bir Türk olarak Türklerin ve Türk tarihinin aşağılanmasını çıplak gözle görmenin de etkisi var doğal olarak. Ancak gerçek tektir. Yalnızca biraz kuşkucu ve sorgulayıcı olmak ve kaynak olarak önümüze serilen belgeleri daha ayrıntılı incelemek gerekiyor.
Türklerin Çin'deki varlığı, binlerce yıl öncesinden başlar. Çin Uygarlığını kuranlar ve Çin'i 17. yüzyılın başlarına kadar yönetenler Türklerdi. Ancak Türkler, Avrupa'da olduğu gibi, Çin'de de kimliklerini yitirerek başka etnoslara dönüştüler. Avrupa'daki dönüşüm genellikle gönüllülük temeline dayanırken, Çin'deki dönüşüm baskı ve toplu kıyımlar altında gerçekleşti. Yüzyıllar boyu Türklerin gölgesi altında kalmış olan Mançular, yakaladıkları ilk boşlukta Türk varlığını ortadan kaldırarak, Çin tarihini kararttılar.
Bundan sonra Türk tarihçileri Çin'in gerçek tarihiyle ne kadar ilgilenir bilmem, ama umarım bu kitap resmî Türk tarihinin sorgulanması yolunda bir aşama olur ve Atatürk'ün ölümünden sonra kesintiye uğrayan tarih araştırmaları yeniden canlanır.
Daha önceki kitaplarımda da belirttiğim gibi ben tarihçi değil, iktisat tarihçisiyim. Belki de bu nedenle tarihe kuşku ve sorgulamayı gerektiren bir pencereden bakıyorum. Bunda, Batıda eğitim almanın ve bir Türk olarak Türklerin ve Türk tarihinin aşağılanmasını çıplak gözle görmenin de etkisi var doğal olarak. Ancak gerçek tektir. Yalnızca biraz kuşkucu ve sorgulayıcı olmak ve kaynak olarak önümüze serilen belgeleri daha ayrıntılı incelemek gerekiyor.