#smrgKİTABEVİ Frankenstein ya da Modern Prometheus - 2025

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Dünya Edebiyatı, Beyaz Klasikler
ISBN-10:
9750741449
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199099481
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
272
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
12
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Duygu Akın
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Frankenstein or The Modern Prometheus
Kategori:
indirimli
112,00
Havale/EFT ile: 108,64
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199099481
485282
Frankenstein ya da Modern Prometheus -        2025
Frankenstein ya da Modern Prometheus - 2025 #smrgKİTABEVİ
112.00
“Tüm tahminlerim ve ümitlerim boş çıktı ve Tanrı'ya öykünen melek misali sonsuza kadar cehenneme zincirlendim. Muhayyilem capcanlı, analiz ve uygulama kabiliyetimse güçlüydü. İşte bu niteliklerimin bir araya gelmesi sayesinde bir insan yaratma fikrini geliştirip gerçekleştirebildim. İşimi tamamladığım zamanki duygularımı şu an bile heyecanla anıyorum. Kâh gücümün coşkusuna kapılarak kâh muhtemel sonuçlarına kafa yorarak hayallerimde cennetin bahçelerini arşınladım. Çocukluğumdan beri bana büyük umutlar ve tutkular aşılanmıştı, oysa şimdi bak nasıl da yıkıldım!”

Bilim tutkunu genç öğrenci Victor Frankenstein'ın yarattığı varlığı gördüğü anda söylediği bu sözler kendi çocuklarını terk eden Tanrı'nın hayal kırıklığının yansıması olarak yorumlandı. Franken­­stein'ın yalnızlaşmaya ve yabancılaşmaya mahkûm edilen canavarıysa, ölü doğaya can veren yaratıcı tarafından bu dünyada tek başına bırakılan modern insanın kaderini temsil ediyordu.

Shelley'nin Frankenstein ya da Modern Prometheus'u, XVIII. yüzyıl Avrupa'sının Aydınlanmacı tutkularının kültür açısından korkunç sonuçlarını hayal eder. Bilimden yararlanarak “doğanın sırlarına nüfuz etme”ye yönelirken, insan doğası ve bedeni dahil olmak üzere her şeyi birer nesneye çeviren Aydınlanmacı arzu, Fran­ken­stein'ı pişmanlıkla son bulacak bir serüvene sürükler: Frankenstein'ın canavarı, aslında aklın kendi canavarıdır ve şimdi sadece bu canavardan değil, onu yaratan aklın kendisinden de korkulması gerekmektedir.

“Tüm tahminlerim ve ümitlerim boş çıktı ve Tanrı'ya öykünen melek misali sonsuza kadar cehenneme zincirlendim. Muhayyilem capcanlı, analiz ve uygulama kabiliyetimse güçlüydü. İşte bu niteliklerimin bir araya gelmesi sayesinde bir insan yaratma fikrini geliştirip gerçekleştirebildim. İşimi tamamladığım zamanki duygularımı şu an bile heyecanla anıyorum. Kâh gücümün coşkusuna kapılarak kâh muhtemel sonuçlarına kafa yorarak hayallerimde cennetin bahçelerini arşınladım. Çocukluğumdan beri bana büyük umutlar ve tutkular aşılanmıştı, oysa şimdi bak nasıl da yıkıldım!”

Bilim tutkunu genç öğrenci Victor Frankenstein'ın yarattığı varlığı gördüğü anda söylediği bu sözler kendi çocuklarını terk eden Tanrı'nın hayal kırıklığının yansıması olarak yorumlandı. Franken­­stein'ın yalnızlaşmaya ve yabancılaşmaya mahkûm edilen canavarıysa, ölü doğaya can veren yaratıcı tarafından bu dünyada tek başına bırakılan modern insanın kaderini temsil ediyordu.

Shelley'nin Frankenstein ya da Modern Prometheus'u, XVIII. yüzyıl Avrupa'sının Aydınlanmacı tutkularının kültür açısından korkunç sonuçlarını hayal eder. Bilimden yararlanarak “doğanın sırlarına nüfuz etme”ye yönelirken, insan doğası ve bedeni dahil olmak üzere her şeyi birer nesneye çeviren Aydınlanmacı arzu, Fran­ken­stein'ı pişmanlıkla son bulacak bir serüvene sürükler: Frankenstein'ın canavarı, aslında aklın kendi canavarıdır ve şimdi sadece bu canavardan değil, onu yaratan aklın kendisinden de korkulması gerekmektedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat