#smrgSAHAF Nataşa -

Stok Kodu:
1199064346
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
IV + 153 s
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199064346
450283
Nataşa -
Nataşa - #smrgSAHAF
0.00
Anlık, günah işlenerek yaşanan geçici hazların bıraktığı dakikalar unutulamıyordu, Aradan belli bir zaman geçse de insanların belleklerinde izleri kalıyordu. Bilinç devre dışı kaldığında yaşanılan çılgınlıklar su yüzüne çıkıyordu. Buna örnek bir olayı bir tanıdığım nakletmişti. Rusya ile ticaret yapan bir iş adamıydı. İş gezileri dolayısıyla uzun süre Rusya'da kalıyordu. Bir ara eşinin rahatsızlığı nedeniyle Türkiye'ye gelmek zorunda kalmıştı. Çok yorgun olduğundan gece deliksiz uyuyordu. Bir yandan da sayıklamaya başlamıştı. Sabaha karşı eşi uyandırdığında, bir an kendisini Rusya'da zannetmiş ve gözleri yarı kapalı, eşine yönelerek mırıldanmaya başlamıştı;

-Sveta sen ne zaman Türkçe öğrendin? Sorusunu gayri ihtiyari ağzından kaçırıvermişti.

Sveta Rusya'daki sevgilisinin adıydı. Bu adı duyan eşi ise çılgına dönmüştü. Bilinçaltının gizemli motor gücü erkeğin açığını ele vermişti.

Türk kafileleri sözde ticari bir amaçla Rusya'ya gidiyorlardı. Gerçeğinde ise birçoğunun amacı Nataşalarla eğlenmekti. Kafile, Rusya topraklarına yaklaştığında, limanda bekleyen Nataşalarla karşılanıyordu. Üç beş günlük beraberliğin ardından ayrılış saati yaklaştığında, erkeklerimizden bazıları ellerinde mendilleri ağlayarak; bazıları da sızlayarak aşk kaçamaklarına yarı muzdarip veda ediyorlardı. Sanki yıldırım aşkıyla tutulmuşlar gibi bir tablo sergileniyordu.

Aynı Türk erkeklerini bir sonraki gidişlerinde de aynı Nataşa kafilesi yine aynı limanda bekliyordu. Lakin bu defa kadınlar farklı erkeklerle birlikte oluyorlardı. Yani kendi arkadaşları arasında kadınları takas ediyorlardı. Bu yeni partnerlerden ayrılışta da klasik Türk filmlerindeki sahnelere benzeyen yine aynı ağlama tabloları tekrarlanıyordu.

Dönüşte, işte, aşk kaçamağının eşleri tarafından anlaşılmaması için gerekli hiçbir önlem ihmal edilmiyordu. Rusya'ya varır varmaz yeni elbiseler satın alınıyordu. Üzerlerindeki elbiseler bir torbaya konuluyordu. Rusya'da kaldıkları sürece satın alınan ikinci elbiseler giyiniliyordu. Türkiye'ye gelişlerinde de Rusya'da satın alınan elbiseler çıkartılarak, kullanılmayan ve poşette bekleyen elbiselerle değiştiriliyordu. Böylece kaçamağı hissettirebilecek bütün deliller ayrıntılarına varıncaya kadar ortadan kaldırılmış oluyordu. (Arka kapaktan)

Anlık, günah işlenerek yaşanan geçici hazların bıraktığı dakikalar unutulamıyordu, Aradan belli bir zaman geçse de insanların belleklerinde izleri kalıyordu. Bilinç devre dışı kaldığında yaşanılan çılgınlıklar su yüzüne çıkıyordu. Buna örnek bir olayı bir tanıdığım nakletmişti. Rusya ile ticaret yapan bir iş adamıydı. İş gezileri dolayısıyla uzun süre Rusya'da kalıyordu. Bir ara eşinin rahatsızlığı nedeniyle Türkiye'ye gelmek zorunda kalmıştı. Çok yorgun olduğundan gece deliksiz uyuyordu. Bir yandan da sayıklamaya başlamıştı. Sabaha karşı eşi uyandırdığında, bir an kendisini Rusya'da zannetmiş ve gözleri yarı kapalı, eşine yönelerek mırıldanmaya başlamıştı;

-Sveta sen ne zaman Türkçe öğrendin? Sorusunu gayri ihtiyari ağzından kaçırıvermişti.

Sveta Rusya'daki sevgilisinin adıydı. Bu adı duyan eşi ise çılgına dönmüştü. Bilinçaltının gizemli motor gücü erkeğin açığını ele vermişti.

Türk kafileleri sözde ticari bir amaçla Rusya'ya gidiyorlardı. Gerçeğinde ise birçoğunun amacı Nataşalarla eğlenmekti. Kafile, Rusya topraklarına yaklaştığında, limanda bekleyen Nataşalarla karşılanıyordu. Üç beş günlük beraberliğin ardından ayrılış saati yaklaştığında, erkeklerimizden bazıları ellerinde mendilleri ağlayarak; bazıları da sızlayarak aşk kaçamaklarına yarı muzdarip veda ediyorlardı. Sanki yıldırım aşkıyla tutulmuşlar gibi bir tablo sergileniyordu.

Aynı Türk erkeklerini bir sonraki gidişlerinde de aynı Nataşa kafilesi yine aynı limanda bekliyordu. Lakin bu defa kadınlar farklı erkeklerle birlikte oluyorlardı. Yani kendi arkadaşları arasında kadınları takas ediyorlardı. Bu yeni partnerlerden ayrılışta da klasik Türk filmlerindeki sahnelere benzeyen yine aynı ağlama tabloları tekrarlanıyordu.

Dönüşte, işte, aşk kaçamağının eşleri tarafından anlaşılmaması için gerekli hiçbir önlem ihmal edilmiyordu. Rusya'ya varır varmaz yeni elbiseler satın alınıyordu. Üzerlerindeki elbiseler bir torbaya konuluyordu. Rusya'da kaldıkları sürece satın alınan ikinci elbiseler giyiniliyordu. Türkiye'ye gelişlerinde de Rusya'da satın alınan elbiseler çıkartılarak, kullanılmayan ve poşette bekleyen elbiselerle değiştiriliyordu. Böylece kaçamağı hissettirebilecek bütün deliller ayrıntılarına varıncaya kadar ortadan kaldırılmış oluyordu. (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat