#smrgKİTABEVİ Platon'dan Mevlana'ya Aşk ve Bilgelik - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6255524126
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199241752
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
162,50
Havale/EFT ile: 157,63
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199241752
628951
Platon'dan Mevlana'ya Aşk ve Bilgelik -        2025
Platon'dan Mevlana'ya Aşk ve Bilgelik - 2025 #smrgKİTABEVİ
162.50
AŞK: TUTKUNUN FELAKETE DÖNÜŞTÜĞÜ YERDE BAŞLAR...
Aşk, kaçmak istesek de kaçamadığımız, kalmaya karar verdiğimizde ise kendi formumuza uyduramadığımız bir büyüdür. Tutkuyla bağlandığımız, bazen yücelttiğimiz, bazen de kaybolduğumuz bir bağımlılıktır. Peki, gerçekten aşk bizi mutlu eder mi?

Shakespeare'in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet, imkânsız aşkın hem en saf hâlini hem de en büyük yıkımını anlatır. Aşk, hesapsızca yaşandığında aşk olur ve bu kontrolsüz büyü, kaçınılmaz bir felakete sürükler. İçinde bilinç yoktur; yalnızca arzular, dürtüler ve hızla hedefe fırlayan oklar vardır. Ve tıpkı Romeo ve Juliet gibi, aşıklar da farkında olmadan kendi trajedilerini hazırlarlar.

Platon, aşkı insan ruhunun mükemmele ulaşma çabası olarak görür. Ona göre aşk, bir idealin peşinden gitmek ve ruhu yüceltmek için bir araçtır. Mevlânâ ise aşkı ilahi bir sarhoşluk olarak tanımlar; kişinin kendini kaybederek aşkta yok olması, hakikate ulaşması için bir kapıdır. Platon'un aşkı akıl ile şekillenirken, Mevlânâ'nın aşkı ila­hi bir teslimiyettir. Peki biz hangi aşka inanıyoruz?
Ruhumuzu yükselten, bizi bilinçli bir yolculuğa çıkaran bir aşka mı?
Yoksa Romeo ve Juliet'in trajedisinde olduğu gibi, tutkuyla yanıp kül olmaya mı?
Bu kitap, aşkın sınırsızlığına ve yıkıcılığına ışık tutarken, bize şu soruyu sorduruyor: Gerçek aşk, kavuşamadığımız sürece mi aşk olarak kalır?"
AŞK: TUTKUNUN FELAKETE DÖNÜŞTÜĞÜ YERDE BAŞLAR...
Aşk, kaçmak istesek de kaçamadığımız, kalmaya karar verdiğimizde ise kendi formumuza uyduramadığımız bir büyüdür. Tutkuyla bağlandığımız, bazen yücelttiğimiz, bazen de kaybolduğumuz bir bağımlılıktır. Peki, gerçekten aşk bizi mutlu eder mi?

Shakespeare'in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet, imkânsız aşkın hem en saf hâlini hem de en büyük yıkımını anlatır. Aşk, hesapsızca yaşandığında aşk olur ve bu kontrolsüz büyü, kaçınılmaz bir felakete sürükler. İçinde bilinç yoktur; yalnızca arzular, dürtüler ve hızla hedefe fırlayan oklar vardır. Ve tıpkı Romeo ve Juliet gibi, aşıklar da farkında olmadan kendi trajedilerini hazırlarlar.

Platon, aşkı insan ruhunun mükemmele ulaşma çabası olarak görür. Ona göre aşk, bir idealin peşinden gitmek ve ruhu yüceltmek için bir araçtır. Mevlânâ ise aşkı ilahi bir sarhoşluk olarak tanımlar; kişinin kendini kaybederek aşkta yok olması, hakikate ulaşması için bir kapıdır. Platon'un aşkı akıl ile şekillenirken, Mevlânâ'nın aşkı ila­hi bir teslimiyettir. Peki biz hangi aşka inanıyoruz?
Ruhumuzu yükselten, bizi bilinçli bir yolculuğa çıkaran bir aşka mı?
Yoksa Romeo ve Juliet'in trajedisinde olduğu gibi, tutkuyla yanıp kül olmaya mı?
Bu kitap, aşkın sınırsızlığına ve yıkıcılığına ışık tutarken, bize şu soruyu sorduruyor: Gerçek aşk, kavuşamadığımız sürece mi aşk olarak kalır?"
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat