#smrgKİTABEVİ Saray ve Ötesi (Orjinal Metin - Açıklamalar) - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Bütün Eserleri 31
ISBN-10:
9786259654461
Hazırlayan:
Diğdem Olcar
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199254659
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
464
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
412,50
Havale/EFT ile: 404,25
1199254659
641866
Saray ve Ötesi (Orjinal Metin - Açıklamalar) -        2025
Saray ve Ötesi (Orjinal Metin - Açıklamalar) - 2025 #smrgKİTABEVİ
412.50
Ve bunu söyledikten sonra sanki ondan, saraydan, her şeyden, kendi kendini yiyip kemiren benden kaçarcasına bu defa ben istical ederek yatak odama koştum; bir kibrit çakarak mumu yaktım, kapıyı kilitledim ve masanın üzerinde türlü çerezlerle, meyvelerle müzeyyen, hünkârın kilerinden gelmiş tepsinin yanına, sönmek mi yoksa süzüle süzüle yanmak mı lazım geleceğine karar veremeyen mumun dargın ışığı altında, dirseklerimi dayayarak iki elimle başımı tuttum ve hüngür hüngür ağladım. Bu bende ne zamandan beri birikmiş bir ihtiyaçtı ki nihayet taşarak bol bol boşandı.

Bu gece uyudum mu?.. Eğer boğazına bir ip dolanmış bir adamın boğuluyorcasına nefes almaya çalışarak ikide birde sıçrayıp sarsılmasına uyku demek caizse: Evet!..

Deniz cihetinden Dolmabahçe'ye bakıldığında güneşin altında parlayan, kristal bir yorgunluk görülür. O saray sanki zamanın üstünde asılı duran bir buz tabakasıdır. Sarayın muhtelif bölümleri tel tel dökülmekte ve çarkları, insan ruhunu devrin ağırlığı altında ezip tüketmektedir. Halid Ziya'nın gördüğü saray, kitabın henüz ilk satırlarında bu benzetmelerle ifadesini bulmuştur. Görünen bir “saray” vardır, bir de “ötesi”…
Ve bunu söyledikten sonra sanki ondan, saraydan, her şeyden, kendi kendini yiyip kemiren benden kaçarcasına bu defa ben istical ederek yatak odama koştum; bir kibrit çakarak mumu yaktım, kapıyı kilitledim ve masanın üzerinde türlü çerezlerle, meyvelerle müzeyyen, hünkârın kilerinden gelmiş tepsinin yanına, sönmek mi yoksa süzüle süzüle yanmak mı lazım geleceğine karar veremeyen mumun dargın ışığı altında, dirseklerimi dayayarak iki elimle başımı tuttum ve hüngür hüngür ağladım. Bu bende ne zamandan beri birikmiş bir ihtiyaçtı ki nihayet taşarak bol bol boşandı.

Bu gece uyudum mu?.. Eğer boğazına bir ip dolanmış bir adamın boğuluyorcasına nefes almaya çalışarak ikide birde sıçrayıp sarsılmasına uyku demek caizse: Evet!..

Deniz cihetinden Dolmabahçe'ye bakıldığında güneşin altında parlayan, kristal bir yorgunluk görülür. O saray sanki zamanın üstünde asılı duran bir buz tabakasıdır. Sarayın muhtelif bölümleri tel tel dökülmekte ve çarkları, insan ruhunu devrin ağırlığı altında ezip tüketmektedir. Halid Ziya'nın gördüğü saray, kitabın henüz ilk satırlarında bu benzetmelerle ifadesini bulmuştur. Görünen bir “saray” vardır, bir de “ötesi”…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat