#smrgSAHAF Siyah Beyaz Bir Öykü -

Stok Kodu:
1199057602
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
78 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2004
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199057602
443593
Siyah Beyaz Bir Öykü -
Siyah Beyaz Bir Öykü - #smrgSAHAF
0.00
“O gece bir düş gördüm. Düşlerin, karmaşık olduğu ölçüde saf doğasına uymayan görüntüler... Biranın üzerine aldığım haplar, uyarılara açık ve tahrif olmuş bilincimi darmadağın eden bir kasırgaya uç verdiler. Boşluğa düşme anını kestirebilmek olanaksızdır. İç avlular ve birbirine geçişli odalarla bir zincirin sayısız halkalarına benzeyen yolculuk, kesintisiz ve olabildiğince ağır bir devinimle sürer. Cansız ve hareketten yoksun nesnelerin ani dirilişi, bir süre sonra algıyı bilinmedik bir kıyıya çıkarır. Görülebilen ve görünmeyen her şeyin bir çeşit müzikle varlığını duyumsattığı yeni bir evren... İlk anımsadığım, suyun bir parçası olduğumdu. Gövdemi içine alan su, beni kendi içselliğinde gönüllü bir tutsaklığa çekmişti. Suyu tanımlayan soğuk, ıslaklık duygusu ve akış, algıyı aydınlatan ve ulaşabildiği her noktaya egemen kılan bir tür yapma Nirvana'nın altında körelmiş, edilgenleşmiş, soluksuz kalmıştı. Sütunlara dokunuşum, taşın üzerine yontulmuş küf, kan ve zehiri alınmış dikenli taçların, kavukların, ak kaftanların örttüğü devrik bir tarihe dokunmaktı. Birbiri ardına belirip kaybolan tüm o yüzler, yılankavi yazılar ve taşın daracık alanında mıhlanıp kalmış uğultu, kurtlanmış atardamarlarıydı tarihin.” (Arka kapaktan)
“O gece bir düş gördüm. Düşlerin, karmaşık olduğu ölçüde saf doğasına uymayan görüntüler... Biranın üzerine aldığım haplar, uyarılara açık ve tahrif olmuş bilincimi darmadağın eden bir kasırgaya uç verdiler. Boşluğa düşme anını kestirebilmek olanaksızdır. İç avlular ve birbirine geçişli odalarla bir zincirin sayısız halkalarına benzeyen yolculuk, kesintisiz ve olabildiğince ağır bir devinimle sürer. Cansız ve hareketten yoksun nesnelerin ani dirilişi, bir süre sonra algıyı bilinmedik bir kıyıya çıkarır. Görülebilen ve görünmeyen her şeyin bir çeşit müzikle varlığını duyumsattığı yeni bir evren... İlk anımsadığım, suyun bir parçası olduğumdu. Gövdemi içine alan su, beni kendi içselliğinde gönüllü bir tutsaklığa çekmişti. Suyu tanımlayan soğuk, ıslaklık duygusu ve akış, algıyı aydınlatan ve ulaşabildiği her noktaya egemen kılan bir tür yapma Nirvana'nın altında körelmiş, edilgenleşmiş, soluksuz kalmıştı. Sütunlara dokunuşum, taşın üzerine yontulmuş küf, kan ve zehiri alınmış dikenli taçların, kavukların, ak kaftanların örttüğü devrik bir tarihe dokunmaktı. Birbiri ardına belirip kaybolan tüm o yüzler, yılankavi yazılar ve taşın daracık alanında mıhlanıp kalmış uğultu, kurtlanmış atardamarlarıydı tarihin.” (Arka kapaktan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat