#smrgSAHAF Siyasi Hesaplaşma yahut 27 Mayıs -

Stok Kodu:
1199096710
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
287 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2008
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199096710
482522
Siyasi Hesaplaşma yahut 27 Mayıs -
Siyasi Hesaplaşma yahut 27 Mayıs - #smrgSAHAF
0.00
27 Mayıs sonrasını, Yassıada'da yargılanıp müebbet hapse mahkûm olan DP Nevşehir Milletvekili Necmettin Önder anlatıyor.

"…O günlerde bizi hamama götürdüler. Orada Faruk Oktay'ın vücudunu gördük. Kalp bölgesi üzerinde, adaya getirilirken dipçikle meydana getirilen mosmor leke duruyor; ötesinde berisinde açılan yara bereler ise kısmen kapanmış ya da kapanmak üzere bulunuyordu.

Ferid Sözen'in başparmağının tırnağı ise sökülmüştü. Hamama iki subayla beraber girdiler. Ferid Sözen parmağını bize uzaktan işaretle gösterdi. Sonradan öğrendim ki, gerek Faruk Oktay gerek Kemal Aygün'ü ışıklı odada hem ağır hakaretlere hem de dayağa maruz bırakmışlar.

Faruk Oktay bu sorgu ve dayaklardan sonra bir gün fenalık geçirdi. Hastaneye indirdiler. Üç gün yattı. Tekrar hücreye çıkardılar. Bir iki gün sonra tekrar bir telaş ve koşuşmalar başladı. 'Sedye!' diye bağırıyorlardı. Daha sonra: 'Sedyeye lüzum kalmadı.' dediler.

Zira zavallı Faruk hücrede ölmüştü. Hâlbuki doktor raporu, 'Hastanede kalp krizinden öldü.' diye düzenlenmişti."

27 Mayıs sonrasını, Yassıada'da yargılanıp müebbet hapse mahkûm olan DP Nevşehir Milletvekili Necmettin Önder anlatıyor.

"…O günlerde bizi hamama götürdüler. Orada Faruk Oktay'ın vücudunu gördük. Kalp bölgesi üzerinde, adaya getirilirken dipçikle meydana getirilen mosmor leke duruyor; ötesinde berisinde açılan yara bereler ise kısmen kapanmış ya da kapanmak üzere bulunuyordu.

Ferid Sözen'in başparmağının tırnağı ise sökülmüştü. Hamama iki subayla beraber girdiler. Ferid Sözen parmağını bize uzaktan işaretle gösterdi. Sonradan öğrendim ki, gerek Faruk Oktay gerek Kemal Aygün'ü ışıklı odada hem ağır hakaretlere hem de dayağa maruz bırakmışlar.

Faruk Oktay bu sorgu ve dayaklardan sonra bir gün fenalık geçirdi. Hastaneye indirdiler. Üç gün yattı. Tekrar hücreye çıkardılar. Bir iki gün sonra tekrar bir telaş ve koşuşmalar başladı. 'Sedye!' diye bağırıyorlardı. Daha sonra: 'Sedyeye lüzum kalmadı.' dediler.

Zira zavallı Faruk hücrede ölmüştü. Hâlbuki doktor raporu, 'Hastanede kalp krizinden öldü.' diye düzenlenmişti."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat