#smrgKİTABEVİ Yaşam ile Ölüm Arasında Felsefe - 2025

Editör:
Mustafa Kaya
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
9786253965242
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199240631
Boyut:
17x24
Sayfa Sayısı:
312
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
277,40
Havale/EFT ile: 266,33
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199240631
627828
Yaşam ile Ölüm Arasında Felsefe -        2025
Yaşam ile Ölüm Arasında Felsefe - 2025 #smrgKİTABEVİ
277.40
Yaşam ve ölüm... İnsanın binlerce yıldır cevabını aradığı iki büyük sır. Belki de her şey, bu iki kelimenin arasında olup bitiyor. Biyolojik birer gerçekliğin ötesinde, varoluşumuzun merkezinde duran iki kadim soru: “Yaşam nedir?” ve “Ölüm neyi ifade eder?” Yaşam, anlamın peşinde bir yolculuktur. Her nefes, yeni bir soru; her adım, yeni bir cevabın arayışıdır. Her yeni günle, her küçük seçimle kendi hikâye- mizi yazıyoruz. Sorular soruyoruz, bazen cevaplar buluyoruz, bazen de sade- ce hissetmekle yetiniyoruz. Ancak tüm bu yolculuğun sessiz ama güçlü bir eşlikçisi var: Ölüm. Onun sessiz varlığı, yaşamın kıymetini hatırlatıyor bize. Zamanın sınırlı olduğunu, her anın bir hediye olduğunu... Yüzyıllar boyunca filozoflar ölümü farklı dillerde anlattı: Epikuros için ölüm, bizim için bir hiçti; Stoacılar onu doğanın değişmez yasası olarak gördü. Nietzsche, daha büyük bir yaşam tutkusu içinde onu kucaklamayı öğütledi. Kierkegaard, ölümü yalnızca “imanın sıçrayışı”yla aşılabilecek ve sonsuzluğa açılan mutlak bir imkân olarak düşündü. Modern düşüncenin çoğu zaman göz ardı ettiği ölümü, Heidegger fenomenolojik bir dikkatle yeniden gündeme getirdi: Ona göre ölüm, imkânsız olanın imkânıydı. Levinas ise bu son sınırı, mümkün bir imkânsızlık olarak tanımladı. Bu kitap, birbirinden değerli yazarlar eşliğinde yaşamın geçiciliğini kucaklamaya, ölümün kaçınılmazlığı içinde anlamı keşfetmeye çağırıyor. Felsefenin derin sularında, insanın kendi sınırlarıyla yüzleştiği o içsel yolculuğun izini sürüyor. Çünkü yaşamı gerçekten kavrayabilmek için, ölümü de düşünmeye cesaret etmemiz gerekir. Belki de ölüm, yaşamı gerçekten kucaklamayı öğre- ten en sessiz öğretmendir. Ve belki de bilgelik, bu öğretmenin fısıldadığı dersi duymakta saklıdır. Şimdi soruyoruz: Ölümün farkındalığıyla yaşamı coşkuyla kucaklamaya, kendi hayatınıza yeni bir gözle bakmaya, yaşamınızı yeniden keşfetmeye hazır mısınız?
Yaşam ve ölüm... İnsanın binlerce yıldır cevabını aradığı iki büyük sır. Belki de her şey, bu iki kelimenin arasında olup bitiyor. Biyolojik birer gerçekliğin ötesinde, varoluşumuzun merkezinde duran iki kadim soru: “Yaşam nedir?” ve “Ölüm neyi ifade eder?” Yaşam, anlamın peşinde bir yolculuktur. Her nefes, yeni bir soru; her adım, yeni bir cevabın arayışıdır. Her yeni günle, her küçük seçimle kendi hikâye- mizi yazıyoruz. Sorular soruyoruz, bazen cevaplar buluyoruz, bazen de sade- ce hissetmekle yetiniyoruz. Ancak tüm bu yolculuğun sessiz ama güçlü bir eşlikçisi var: Ölüm. Onun sessiz varlığı, yaşamın kıymetini hatırlatıyor bize. Zamanın sınırlı olduğunu, her anın bir hediye olduğunu... Yüzyıllar boyunca filozoflar ölümü farklı dillerde anlattı: Epikuros için ölüm, bizim için bir hiçti; Stoacılar onu doğanın değişmez yasası olarak gördü. Nietzsche, daha büyük bir yaşam tutkusu içinde onu kucaklamayı öğütledi. Kierkegaard, ölümü yalnızca “imanın sıçrayışı”yla aşılabilecek ve sonsuzluğa açılan mutlak bir imkân olarak düşündü. Modern düşüncenin çoğu zaman göz ardı ettiği ölümü, Heidegger fenomenolojik bir dikkatle yeniden gündeme getirdi: Ona göre ölüm, imkânsız olanın imkânıydı. Levinas ise bu son sınırı, mümkün bir imkânsızlık olarak tanımladı. Bu kitap, birbirinden değerli yazarlar eşliğinde yaşamın geçiciliğini kucaklamaya, ölümün kaçınılmazlığı içinde anlamı keşfetmeye çağırıyor. Felsefenin derin sularında, insanın kendi sınırlarıyla yüzleştiği o içsel yolculuğun izini sürüyor. Çünkü yaşamı gerçekten kavrayabilmek için, ölümü de düşünmeye cesaret etmemiz gerekir. Belki de ölüm, yaşamı gerçekten kucaklamayı öğre- ten en sessiz öğretmendir. Ve belki de bilgelik, bu öğretmenin fısıldadığı dersi duymakta saklıdır. Şimdi soruyoruz: Ölümün farkındalığıyla yaşamı coşkuyla kucaklamaya, kendi hayatınıza yeni bir gözle bakmaya, yaşamınızı yeniden keşfetmeye hazır mısınız?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat