#smrgKİTABEVİ Antropoloji ve Medeniyetin Gelişimi - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6253831547
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
392
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
230,10
Havale/EFT ile:
223,20
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199244970
632273
https://www.simurgkitabevi.com/antropoloji-ve-medeniyetin-gelisimi-2025
Antropoloji ve Medeniyetin Gelişimi - 2025 #smrgKİTABEVİ
230.10
İnsan, neden kulağını deler?
Neden ağzına bir taş yerleştirir ya da bedenine izler çizer?
Neden geceleri rüyasında bir hayalet görür ve sabah kurban kesmeye karar verir?
Gördüğü bir gölgeyi neden bir ruhun ziyareti sayar, duyduğu bir fısıltıyı neden tanrısal bir işaret kabul eder?
Neden bir masalda çakal konuşur, bir başka masalda kral susturulur?
Gülünç gibi görünen inançlar, anlamsız sanılan gelenekler, uzak diyarların ilkel denilen halkları…
Hepsi, aslında bambaşka bir bilginin, unutulmuş bir hafızanın taşıyıcısıdır.
Sayfalar ilerledikçe, medeniyetin kalbinde aslında ilkel olanın nabzı attığı fark edilir. Sandığımızdan çok daha yakın, çok daha tanıdık bir karanlık çıkıverir ışığın altına. Bilgiyle donanmış modernlik, geçmişin gölgesinden çok da uzak değildir; çoğu zaman onun cilalanmış bir tekrarından ibarettir. Kulaktan çeneye, mitlerden yasalara, büyüden dile, jestten yazıya, yemekten ölüme uzanan bu yolculuk; ezberleri bozmaz belki ama altını kazır, üstünü sorgular. Bazen bir aletin kökenini, bazen bir sözcüğün arkasındaki göçü, bazen bir masalın iz sürdüğü bilinçaltını açığa çıkarır.
Çünkü bazen sorunun cevabı gelecekte değil, gömülü olanda saklıdır. Toprağın altında değil sadece; davranışlarımızda, alışkanlıklarımızda, dilimizde, hatta unuttuğumuzu sandığımız korkularımızda…
İnsanı anlamaya çalışan her bakış, eninde sonunda dönüp dolaşıp ilkel olanın kıyısına varır.
Neden ağzına bir taş yerleştirir ya da bedenine izler çizer?
Neden geceleri rüyasında bir hayalet görür ve sabah kurban kesmeye karar verir?
Gördüğü bir gölgeyi neden bir ruhun ziyareti sayar, duyduğu bir fısıltıyı neden tanrısal bir işaret kabul eder?
Neden bir masalda çakal konuşur, bir başka masalda kral susturulur?
Gülünç gibi görünen inançlar, anlamsız sanılan gelenekler, uzak diyarların ilkel denilen halkları…
Hepsi, aslında bambaşka bir bilginin, unutulmuş bir hafızanın taşıyıcısıdır.
Sayfalar ilerledikçe, medeniyetin kalbinde aslında ilkel olanın nabzı attığı fark edilir. Sandığımızdan çok daha yakın, çok daha tanıdık bir karanlık çıkıverir ışığın altına. Bilgiyle donanmış modernlik, geçmişin gölgesinden çok da uzak değildir; çoğu zaman onun cilalanmış bir tekrarından ibarettir. Kulaktan çeneye, mitlerden yasalara, büyüden dile, jestten yazıya, yemekten ölüme uzanan bu yolculuk; ezberleri bozmaz belki ama altını kazır, üstünü sorgular. Bazen bir aletin kökenini, bazen bir sözcüğün arkasındaki göçü, bazen bir masalın iz sürdüğü bilinçaltını açığa çıkarır.
Çünkü bazen sorunun cevabı gelecekte değil, gömülü olanda saklıdır. Toprağın altında değil sadece; davranışlarımızda, alışkanlıklarımızda, dilimizde, hatta unuttuğumuzu sandığımız korkularımızda…
İnsanı anlamaya çalışan her bakış, eninde sonunda dönüp dolaşıp ilkel olanın kıyısına varır.
İnsan, neden kulağını deler?
Neden ağzına bir taş yerleştirir ya da bedenine izler çizer?
Neden geceleri rüyasında bir hayalet görür ve sabah kurban kesmeye karar verir?
Gördüğü bir gölgeyi neden bir ruhun ziyareti sayar, duyduğu bir fısıltıyı neden tanrısal bir işaret kabul eder?
Neden bir masalda çakal konuşur, bir başka masalda kral susturulur?
Gülünç gibi görünen inançlar, anlamsız sanılan gelenekler, uzak diyarların ilkel denilen halkları…
Hepsi, aslında bambaşka bir bilginin, unutulmuş bir hafızanın taşıyıcısıdır.
Sayfalar ilerledikçe, medeniyetin kalbinde aslında ilkel olanın nabzı attığı fark edilir. Sandığımızdan çok daha yakın, çok daha tanıdık bir karanlık çıkıverir ışığın altına. Bilgiyle donanmış modernlik, geçmişin gölgesinden çok da uzak değildir; çoğu zaman onun cilalanmış bir tekrarından ibarettir. Kulaktan çeneye, mitlerden yasalara, büyüden dile, jestten yazıya, yemekten ölüme uzanan bu yolculuk; ezberleri bozmaz belki ama altını kazır, üstünü sorgular. Bazen bir aletin kökenini, bazen bir sözcüğün arkasındaki göçü, bazen bir masalın iz sürdüğü bilinçaltını açığa çıkarır.
Çünkü bazen sorunun cevabı gelecekte değil, gömülü olanda saklıdır. Toprağın altında değil sadece; davranışlarımızda, alışkanlıklarımızda, dilimizde, hatta unuttuğumuzu sandığımız korkularımızda…
İnsanı anlamaya çalışan her bakış, eninde sonunda dönüp dolaşıp ilkel olanın kıyısına varır.
Neden ağzına bir taş yerleştirir ya da bedenine izler çizer?
Neden geceleri rüyasında bir hayalet görür ve sabah kurban kesmeye karar verir?
Gördüğü bir gölgeyi neden bir ruhun ziyareti sayar, duyduğu bir fısıltıyı neden tanrısal bir işaret kabul eder?
Neden bir masalda çakal konuşur, bir başka masalda kral susturulur?
Gülünç gibi görünen inançlar, anlamsız sanılan gelenekler, uzak diyarların ilkel denilen halkları…
Hepsi, aslında bambaşka bir bilginin, unutulmuş bir hafızanın taşıyıcısıdır.
Sayfalar ilerledikçe, medeniyetin kalbinde aslında ilkel olanın nabzı attığı fark edilir. Sandığımızdan çok daha yakın, çok daha tanıdık bir karanlık çıkıverir ışığın altına. Bilgiyle donanmış modernlik, geçmişin gölgesinden çok da uzak değildir; çoğu zaman onun cilalanmış bir tekrarından ibarettir. Kulaktan çeneye, mitlerden yasalara, büyüden dile, jestten yazıya, yemekten ölüme uzanan bu yolculuk; ezberleri bozmaz belki ama altını kazır, üstünü sorgular. Bazen bir aletin kökenini, bazen bir sözcüğün arkasındaki göçü, bazen bir masalın iz sürdüğü bilinçaltını açığa çıkarır.
Çünkü bazen sorunun cevabı gelecekte değil, gömülü olanda saklıdır. Toprağın altında değil sadece; davranışlarımızda, alışkanlıklarımızda, dilimizde, hatta unuttuğumuzu sandığımız korkularımızda…
İnsanı anlamaya çalışan her bakış, eninde sonunda dönüp dolaşıp ilkel olanın kıyısına varır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.