Bu işlem için üye girişi yapmanız gerekiyor

#smrgKİTABEVİ Kaybolan İstanbul'dan Hâtıralar - 2010

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Yaylacık Matbaası
Dizi Adı:
Kültür 433
ISBN-10:
9754377965
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Selçuk Karakılıç
Ciltçi:
Stok Kodu:
1199119225
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
352
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
301,50
Havale/EFT ile: 292,46
Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199119225
504927
Kaybolan İstanbul'dan Hâtıralar -        2010
Kaybolan İstanbul'dan Hâtıralar - 2010 #smrgKİTABEVİ
301.50
İstanbul dünyanın en çok değişen şehri. Hem yalnız semtleri ile değil, tipleri ile eğlence âlemleri ile âdetleri ile yemekleri ve kaybolan bazı ağız tatları ile değişti. Nerede akşamları bir sokak feneri altına ayaklı tablasını kurup gece yarılarına kadar muhallebi satan beyazlar giyinmiş seyyar muhallebici? Nerede: "Naaaaaaaneeeeee suyu!", "Keeeeeekiiik suuuyu!" diye şişeleri meşin ceketinin geniş ceplerinde, sokak sokak dolaşan zat? Ve bir köşe başında yıldırım gibi önümüze çıkıp, sonra asmalı dar bir sokağın loşluğunda bir hayal gibi kayboluveren alev rengi elbiseli, eli fenerli, yangın habercisi, köşklü? O sahici san'atkâr Eyüp oyuncakçısı ne yapıyor? Nerede o usta Beykoz paçacısı? Artık paça pişmiyor mu? Nerede "Gökte melek, yerde bulut! Goy, goy, goy canım!" diye kapı kapı dolaşan goygoycular? Nerede faytonun bir tarafına yaslanıp bıyık bükerek kadınlara işaret eden Kuşdili Don Juan'ı? Hepsi sanki koşa koşa bir masalın içine girip gözlerden kayboldular...
İstanbul dünyanın en çok değişen şehri. Hem yalnız semtleri ile değil, tipleri ile eğlence âlemleri ile âdetleri ile yemekleri ve kaybolan bazı ağız tatları ile değişti. Nerede akşamları bir sokak feneri altına ayaklı tablasını kurup gece yarılarına kadar muhallebi satan beyazlar giyinmiş seyyar muhallebici? Nerede: "Naaaaaaaneeeeee suyu!", "Keeeeeekiiik suuuyu!" diye şişeleri meşin ceketinin geniş ceplerinde, sokak sokak dolaşan zat? Ve bir köşe başında yıldırım gibi önümüze çıkıp, sonra asmalı dar bir sokağın loşluğunda bir hayal gibi kayboluveren alev rengi elbiseli, eli fenerli, yangın habercisi, köşklü? O sahici san'atkâr Eyüp oyuncakçısı ne yapıyor? Nerede o usta Beykoz paçacısı? Artık paça pişmiyor mu? Nerede "Gökte melek, yerde bulut! Goy, goy, goy canım!" diye kapı kapı dolaşan goygoycular? Nerede faytonun bir tarafına yaslanıp bıyık bükerek kadınlara işaret eden Kuşdili Don Juan'ı? Hepsi sanki koşa koşa bir masalın içine girip gözlerden kayboldular...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat