#smrgKİTABEVİ Kharon'un Kayığı : Taş Devri Mezarlarından Antikçağın Kutsal Metinlerine - İnancın Siyasallaşmasıya da Cehennemin Arkeolojisi - 2025
Editör:
Emre Poyraz
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Yaylacık Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786259252629
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
328
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
305,50
Havale/EFT ile:
296,34
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199251139
638137
https://www.simurgkitabevi.com/kharonun-kayigi-tas-devri-mezarlarindan-antikcagin-kutsal-metinlerine-inancin-siyasallasmasiya-da-cehennemin-arkeolojisi-2025
Kharon'un Kayığı : Taş Devri Mezarlarından Antikçağın Kutsal Metinlerine - İnancın Siyasallaşmasıya da Cehennemin Arkeolojisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
305.50
Bu kitabın yazarı, geçmişin karanlığına ışık tutmak için pek çok kutsal alanın arkeolojik kazısında çalıştı, tapınak ve inançların enkazından kutsalların temsillerini çıkardı. Yüzbinlerce inanırın inanç ve ritüellerinin izlerini taşıyan yıkıntılardan tanrıların ölülerini topladı ve onların kırılmış taştan heykellerini tümlemeye uğraştı. Zamanla yitmiş ve hayatla aşınmış olanda, enkazlarda ve kalıntılarda bugünün can alıcı meselelerine ışık tutan okunaklı bir metinle karşılaştı. Bu yüzden bu kitap şu soruyla başlar: “Hayvan değil, bitki değil, insan değil bir tanrı niçin ölür?”
İsmail Gezgin, bu çalışmasında milyonlarca yıllık izleri takip ederek inancın rüyalarla ilişkisini irdeliyor ve zamanın ruhuna uygun olarak sürekli yeni unsurlar eklenen öteki dünya algısının hangi dünyevi ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıktığını sorguluyor. Başlangıçta küçük bir gruba sonsuz yaşam imkânı sunan, ödül ve ceza gibi içerikler taşımayan öteki dünya inancının, zaman içinde nasıl kurumsallaştığını ve insan yaşamını dinselleştirip siyasal iktidarın hizmetine girdiğini gözler önüne seriyor.
Yerleşik tarım kültürüyle birlikte tanrılar da tapınaklar sayesinde insan içine karışmış, dahası siyasal iktidarla akrabalık kurarak Gılgamış gibi krallar vasıtasıyla yaşamı ipotek altına almışlardı. İnancın siyasallaşmasıyla birlikte ölüm de nekropolitik bir içerik kazanmış ve ölümden sonra yaşam müjdesi veren öteki dünya, Cennet ve Cehennem ayrımıyla iktidarın sopasına dönüşmüştü.
Kharon'un Kayığı, Homeros'un, Vergilius'un, Ârdâviraf'ın rehberliğinde milyon yıl öncesine tersine bir yolculuğa çıkıyor. Ölümden sonra sonsuz bir yaşam düşüyle başlayan inancın, antikçağlardan itibaren ayrıcalıklı sınıf aracılığıyla nasıl yasaya dönüştürülerek dünyayı cehenneme çevirdiğinin dile getirilmeyen anlatısı.
İsmail Gezgin, bu çalışmasında milyonlarca yıllık izleri takip ederek inancın rüyalarla ilişkisini irdeliyor ve zamanın ruhuna uygun olarak sürekli yeni unsurlar eklenen öteki dünya algısının hangi dünyevi ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıktığını sorguluyor. Başlangıçta küçük bir gruba sonsuz yaşam imkânı sunan, ödül ve ceza gibi içerikler taşımayan öteki dünya inancının, zaman içinde nasıl kurumsallaştığını ve insan yaşamını dinselleştirip siyasal iktidarın hizmetine girdiğini gözler önüne seriyor.
Yerleşik tarım kültürüyle birlikte tanrılar da tapınaklar sayesinde insan içine karışmış, dahası siyasal iktidarla akrabalık kurarak Gılgamış gibi krallar vasıtasıyla yaşamı ipotek altına almışlardı. İnancın siyasallaşmasıyla birlikte ölüm de nekropolitik bir içerik kazanmış ve ölümden sonra yaşam müjdesi veren öteki dünya, Cennet ve Cehennem ayrımıyla iktidarın sopasına dönüşmüştü.
Kharon'un Kayığı, Homeros'un, Vergilius'un, Ârdâviraf'ın rehberliğinde milyon yıl öncesine tersine bir yolculuğa çıkıyor. Ölümden sonra sonsuz bir yaşam düşüyle başlayan inancın, antikçağlardan itibaren ayrıcalıklı sınıf aracılığıyla nasıl yasaya dönüştürülerek dünyayı cehenneme çevirdiğinin dile getirilmeyen anlatısı.
Bu kitabın yazarı, geçmişin karanlığına ışık tutmak için pek çok kutsal alanın arkeolojik kazısında çalıştı, tapınak ve inançların enkazından kutsalların temsillerini çıkardı. Yüzbinlerce inanırın inanç ve ritüellerinin izlerini taşıyan yıkıntılardan tanrıların ölülerini topladı ve onların kırılmış taştan heykellerini tümlemeye uğraştı. Zamanla yitmiş ve hayatla aşınmış olanda, enkazlarda ve kalıntılarda bugünün can alıcı meselelerine ışık tutan okunaklı bir metinle karşılaştı. Bu yüzden bu kitap şu soruyla başlar: “Hayvan değil, bitki değil, insan değil bir tanrı niçin ölür?”
İsmail Gezgin, bu çalışmasında milyonlarca yıllık izleri takip ederek inancın rüyalarla ilişkisini irdeliyor ve zamanın ruhuna uygun olarak sürekli yeni unsurlar eklenen öteki dünya algısının hangi dünyevi ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıktığını sorguluyor. Başlangıçta küçük bir gruba sonsuz yaşam imkânı sunan, ödül ve ceza gibi içerikler taşımayan öteki dünya inancının, zaman içinde nasıl kurumsallaştığını ve insan yaşamını dinselleştirip siyasal iktidarın hizmetine girdiğini gözler önüne seriyor.
Yerleşik tarım kültürüyle birlikte tanrılar da tapınaklar sayesinde insan içine karışmış, dahası siyasal iktidarla akrabalık kurarak Gılgamış gibi krallar vasıtasıyla yaşamı ipotek altına almışlardı. İnancın siyasallaşmasıyla birlikte ölüm de nekropolitik bir içerik kazanmış ve ölümden sonra yaşam müjdesi veren öteki dünya, Cennet ve Cehennem ayrımıyla iktidarın sopasına dönüşmüştü.
Kharon'un Kayığı, Homeros'un, Vergilius'un, Ârdâviraf'ın rehberliğinde milyon yıl öncesine tersine bir yolculuğa çıkıyor. Ölümden sonra sonsuz bir yaşam düşüyle başlayan inancın, antikçağlardan itibaren ayrıcalıklı sınıf aracılığıyla nasıl yasaya dönüştürülerek dünyayı cehenneme çevirdiğinin dile getirilmeyen anlatısı.
İsmail Gezgin, bu çalışmasında milyonlarca yıllık izleri takip ederek inancın rüyalarla ilişkisini irdeliyor ve zamanın ruhuna uygun olarak sürekli yeni unsurlar eklenen öteki dünya algısının hangi dünyevi ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıktığını sorguluyor. Başlangıçta küçük bir gruba sonsuz yaşam imkânı sunan, ödül ve ceza gibi içerikler taşımayan öteki dünya inancının, zaman içinde nasıl kurumsallaştığını ve insan yaşamını dinselleştirip siyasal iktidarın hizmetine girdiğini gözler önüne seriyor.
Yerleşik tarım kültürüyle birlikte tanrılar da tapınaklar sayesinde insan içine karışmış, dahası siyasal iktidarla akrabalık kurarak Gılgamış gibi krallar vasıtasıyla yaşamı ipotek altına almışlardı. İnancın siyasallaşmasıyla birlikte ölüm de nekropolitik bir içerik kazanmış ve ölümden sonra yaşam müjdesi veren öteki dünya, Cennet ve Cehennem ayrımıyla iktidarın sopasına dönüşmüştü.
Kharon'un Kayığı, Homeros'un, Vergilius'un, Ârdâviraf'ın rehberliğinde milyon yıl öncesine tersine bir yolculuğa çıkıyor. Ölümden sonra sonsuz bir yaşam düşüyle başlayan inancın, antikçağlardan itibaren ayrıcalıklı sınıf aracılığıyla nasıl yasaya dönüştürülerek dünyayı cehenneme çevirdiğinin dile getirilmeyen anlatısı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.