#smrgKİTABEVİ Mamalı Türkmenleri - Göçerlikten Yerleşikliğe Bozok Sancağında (16. - 19. Yüzyıl) - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256470934
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199235208
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
192
Basım Yeri:
Erzurum
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
298,48
Havale/EFT ile: 289,53
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199235208
622161
Mamalı Türkmenleri - Göçerlikten Yerleşikliğe Bozok Sancağında (16. - 19. Yüzyıl) -        2025
Mamalı Türkmenleri - Göçerlikten Yerleşikliğe Bozok Sancağında (16. - 19. Yüzyıl) - 2025 #smrgKİTABEVİ
298.48
Yerleşik kültürün kendilerini yeneceğinden habersiz olan konar-göçerler, hâlâ Osman Bey'in, “Olmayınız oturak! Olunuz ki beylik, Türkmenlik ve Yörüklük edenlere kalır” öğüdüne sıkı sıkıya sarılıyorlardı. Yine “dikme bağ bağlanırsın, ekme ekin eğlenirsin, çek deveyi güt koyunu, bir gün olur beylenirsin” sözleriyle birbirlerini göçerliğe teşvik ediyorlardı. Hatta yerleşikliğe geçenleri Yörüklük /Türkmenlikten çıkmakla itham ederek onları “yatuk” yani tembel diye küçümsüyorlardı. Her ne kadar ovaya konmanın yok olmak anlamına geldiğini düşünseler de dönemin şartları onları yavaş yavaş yerleşikliğe itmeye başlamıştı. Bu geçiş, kimi zaman kendiliğinden, kimi zaman da devlet eliyle gerçekleşecekti. 17. yüzyıla gelindiğinde artık iskân, Osmanlı Devleti'nin bir politikası haline gelmişti. Çünkü Anadolu'da büyük bir nüfus hareketliliği yaşanmış, bunun sonucunda köyler boş ve harap hale gelmişti. Boş ve harap köyleri şenlendirmenin yolu ise konar-göçerleri iskân ettirmekten geçiyordu. Ancak iskâna pek hevesli olmayan göçerlerin tavrını “Hakkımızda devlet etmiş fermanı, Ferman padişahın dağlar bizimdir” diye ifade eden Dadaloğlu, devletin bu düşüncesinin konar-göçerlerde nasıl karşılık bulduğunu bize anlatacaktı. Göçerlerin yerleşikliğe geçirilmesi hususunda kararlı olan Osmanlı Devleti, çeşitli kanunlar çıkartıp vergi muafiyetleri getirerek iskânda ısrar etmekteydi. Bu çerçevede yerleştirilmesi düşünülenlerden biri de Karacaoğlan'ın “Karacaoğlan der ki kolu bağlıyım, Ciğerciği aşk oduyla dağlıyım, Mamalı'dan ben bir Rıdvan oğluyum” diye bahsettiği Mamalı Türkmenleriydi.
Yerleşik kültürün kendilerini yeneceğinden habersiz olan konar-göçerler, hâlâ Osman Bey'in, “Olmayınız oturak! Olunuz ki beylik, Türkmenlik ve Yörüklük edenlere kalır” öğüdüne sıkı sıkıya sarılıyorlardı. Yine “dikme bağ bağlanırsın, ekme ekin eğlenirsin, çek deveyi güt koyunu, bir gün olur beylenirsin” sözleriyle birbirlerini göçerliğe teşvik ediyorlardı. Hatta yerleşikliğe geçenleri Yörüklük /Türkmenlikten çıkmakla itham ederek onları “yatuk” yani tembel diye küçümsüyorlardı. Her ne kadar ovaya konmanın yok olmak anlamına geldiğini düşünseler de dönemin şartları onları yavaş yavaş yerleşikliğe itmeye başlamıştı. Bu geçiş, kimi zaman kendiliğinden, kimi zaman da devlet eliyle gerçekleşecekti. 17. yüzyıla gelindiğinde artık iskân, Osmanlı Devleti'nin bir politikası haline gelmişti. Çünkü Anadolu'da büyük bir nüfus hareketliliği yaşanmış, bunun sonucunda köyler boş ve harap hale gelmişti. Boş ve harap köyleri şenlendirmenin yolu ise konar-göçerleri iskân ettirmekten geçiyordu. Ancak iskâna pek hevesli olmayan göçerlerin tavrını “Hakkımızda devlet etmiş fermanı, Ferman padişahın dağlar bizimdir” diye ifade eden Dadaloğlu, devletin bu düşüncesinin konar-göçerlerde nasıl karşılık bulduğunu bize anlatacaktı. Göçerlerin yerleşikliğe geçirilmesi hususunda kararlı olan Osmanlı Devleti, çeşitli kanunlar çıkartıp vergi muafiyetleri getirerek iskânda ısrar etmekteydi. Bu çerçevede yerleştirilmesi düşünülenlerden biri de Karacaoğlan'ın “Karacaoğlan der ki kolu bağlıyım, Ciğerciği aşk oduyla dağlıyım, Mamalı'dan ben bir Rıdvan oğluyum” diye bahsettiği Mamalı Türkmenleriydi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat