#smrgSAHAF Seyahatname-i Hudud: Çevrimyazı, Tıpkıbasım, Dizin -

Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Ofset Yapımevi
Dizi Adı:
Tarih
Stok Kodu:
1199027601
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
32 + 360 + 205 s. Tıpkıbasım + 3 Harita
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
1997
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199027601
413696
Seyahatname-i  Hudud: Çevrimyazı, Tıpkıbasım, Dizin -
Seyahatname-i Hudud: Çevrimyazı, Tıpkıbasım, Dizin - #smrgSAHAF
0.00
3 HARİTA EKSİK

***

'Seyáhatnáme-i Hudûd'' layık olduğu ilgiyi hiçbir zaman göremedi. Şimdi tartıştığımız sınır bölgesinden (İran) söz eden en güvenilir ve hiç eskimemiş bir kaynaktır. Askerinden diplomatına kadar ilgili herkesin, özellikle de İran'ın tazminat talebinde bulunduğu toplantılara katılan Türk görüşmecilerin elinin altında bulunması gerekir. - Murat Bardakçı

***
Türk edebiyatında "Seyahatname" türündeki eserler arasında "Seyâhatnâme-i Hudûd"un, özellikleri dolayısıyla ayrı bir yeri olduğu gerçektir. Bu özellikleri, yıllar önce Tarih ve Toplum dergisinde yayınlanan, bugün artık bir 'önsöz' durumunu almış olan ve bu kitabın başına da eklenen tanıtma yazısında anlatmaya çalışmış idik.

Seyâhatnâme, metnine hiçbir müdahalede bulunulmadan, bugün kullanmakta olduğumuz harflere çevrilerek yayına hazırlanmıştır. Görüleceği gibi, kitapta meskûn yerler ile aşîret adları oldukça büyük bir yekûn tutmaktadır. Gezinin yapıldığı tarihlerden bu yana geçen yaklaşık 150 yıllık bir zaman içinde yer ve aşîret adlarında; özellikle aşîretlerin geçim kaynakları, hâne ve çadır sayıları ile nüfuslarında muhakkak ki değişiklikler olmuştur. Bunların tespitleri veya bugüne göre kıyaslamaları yapılmamıştır. Ancak, yazar tarafından gereken yerlerde "Derkenâr" olarak verilenlerden ayrı olarak, tarafımızdan hazırlanan bir açıklamalar kısmı kitabın sonuna eklenmiştir.

Yukarıda anılan özel adlardan metinde harekeli olarak yazılmayanlarının yeni harflere tatbikinde, Arap harflerinin karakteristik özellikleri gözönüne alındığında, yanlış okumaların var olacağı şüphesizdir. Şimdiden bu tür yanlış okumalar için bir özür dilemenin yerinde olacağı kanaatindeyim.

Hudûd Seyâhatnâmesi, yıllardan beri süre gelen Osmanlı İran sınır anlaşmazlığının giderilmesi için 1847'de Erzurum'da toplanan uluslararası bir komisyonda (Tahdîd-i Hudûd Komisyonu); Osmanlı Devletini temsil eden Kimyager Dervîş Paşa başkanlığındaki Türk Heyetinde bulunan Mehmed Hurşîd Paşa tarafından kaleme alınmıştır.

***
”Türkiye sınırlarına dair ilk çalışma Mehmed Hurşîd Paşa'nın Seyahâtnâme-î Hudud adlı esediridr. Osmanlı kendi devletinin sınırlarının modernist bir tavırla kaydının gerektiğini 1847'de idrak etmiş, bu işle Mehmed Hurşîd Paşa'yı görevlendirmiştir. Mehmed Hurşîd Paşa, 1850'ye dek şiddetlenerek artan Irak ve İran sınır çatışmalarının halli için, 1848-1952 arasında Osmanlı, İran ve gözlemci olarak katılan Rusya ve İngiltere Devletlerinin temsilcilerinden oluşmuş bir komisyonun, son raporlandırılması aşamasında Seyâhatnâme-î Hudud adlı eserini kaleme almıştır. Daha önceleri çeşitli uluslardan bazı seyyahların ve araştırmacıların da hikaye ettikleri anılar elbette mevcuttur. Ancak Mehmed Hurşîd Paşa'nın Seyâhatnâme'si, Erzurum Eyaleti'ne bağlı Bazeyid Sancağı'ndan Basra Körfezi, Basra, Bağdad, Musul, Şehrizor ve Van Eyaletleri'ne dek tüm Suriye, Iran ve Irak sınırını kapsamaktadır. Daha önemlisi; Hurşîd Paşa, sadece sınırı çizmekle kalmamış; tüm sosyal yapıları (aşiret düzenekleri, çatışma ve paylaşım ilişkileri, nüfus ve yapısal sorunlar, özel adetler, farklılık ve benzerlikler temelinde sosyal yapıları) kapsayan ayrıntılı hikayelere de yer vermiştir.” - Neşe Özgen

3 HARİTA EKSİK

***

'Seyáhatnáme-i Hudûd'' layık olduğu ilgiyi hiçbir zaman göremedi. Şimdi tartıştığımız sınır bölgesinden (İran) söz eden en güvenilir ve hiç eskimemiş bir kaynaktır. Askerinden diplomatına kadar ilgili herkesin, özellikle de İran'ın tazminat talebinde bulunduğu toplantılara katılan Türk görüşmecilerin elinin altında bulunması gerekir. - Murat Bardakçı

***
Türk edebiyatında "Seyahatname" türündeki eserler arasında "Seyâhatnâme-i Hudûd"un, özellikleri dolayısıyla ayrı bir yeri olduğu gerçektir. Bu özellikleri, yıllar önce Tarih ve Toplum dergisinde yayınlanan, bugün artık bir 'önsöz' durumunu almış olan ve bu kitabın başına da eklenen tanıtma yazısında anlatmaya çalışmış idik.

Seyâhatnâme, metnine hiçbir müdahalede bulunulmadan, bugün kullanmakta olduğumuz harflere çevrilerek yayına hazırlanmıştır. Görüleceği gibi, kitapta meskûn yerler ile aşîret adları oldukça büyük bir yekûn tutmaktadır. Gezinin yapıldığı tarihlerden bu yana geçen yaklaşık 150 yıllık bir zaman içinde yer ve aşîret adlarında; özellikle aşîretlerin geçim kaynakları, hâne ve çadır sayıları ile nüfuslarında muhakkak ki değişiklikler olmuştur. Bunların tespitleri veya bugüne göre kıyaslamaları yapılmamıştır. Ancak, yazar tarafından gereken yerlerde "Derkenâr" olarak verilenlerden ayrı olarak, tarafımızdan hazırlanan bir açıklamalar kısmı kitabın sonuna eklenmiştir.

Yukarıda anılan özel adlardan metinde harekeli olarak yazılmayanlarının yeni harflere tatbikinde, Arap harflerinin karakteristik özellikleri gözönüne alındığında, yanlış okumaların var olacağı şüphesizdir. Şimdiden bu tür yanlış okumalar için bir özür dilemenin yerinde olacağı kanaatindeyim.

Hudûd Seyâhatnâmesi, yıllardan beri süre gelen Osmanlı İran sınır anlaşmazlığının giderilmesi için 1847'de Erzurum'da toplanan uluslararası bir komisyonda (Tahdîd-i Hudûd Komisyonu); Osmanlı Devletini temsil eden Kimyager Dervîş Paşa başkanlığındaki Türk Heyetinde bulunan Mehmed Hurşîd Paşa tarafından kaleme alınmıştır.

***
”Türkiye sınırlarına dair ilk çalışma Mehmed Hurşîd Paşa'nın Seyahâtnâme-î Hudud adlı esediridr. Osmanlı kendi devletinin sınırlarının modernist bir tavırla kaydının gerektiğini 1847'de idrak etmiş, bu işle Mehmed Hurşîd Paşa'yı görevlendirmiştir. Mehmed Hurşîd Paşa, 1850'ye dek şiddetlenerek artan Irak ve İran sınır çatışmalarının halli için, 1848-1952 arasında Osmanlı, İran ve gözlemci olarak katılan Rusya ve İngiltere Devletlerinin temsilcilerinden oluşmuş bir komisyonun, son raporlandırılması aşamasında Seyâhatnâme-î Hudud adlı eserini kaleme almıştır. Daha önceleri çeşitli uluslardan bazı seyyahların ve araştırmacıların da hikaye ettikleri anılar elbette mevcuttur. Ancak Mehmed Hurşîd Paşa'nın Seyâhatnâme'si, Erzurum Eyaleti'ne bağlı Bazeyid Sancağı'ndan Basra Körfezi, Basra, Bağdad, Musul, Şehrizor ve Van Eyaletleri'ne dek tüm Suriye, Iran ve Irak sınırını kapsamaktadır. Daha önemlisi; Hurşîd Paşa, sadece sınırı çizmekle kalmamış; tüm sosyal yapıları (aşiret düzenekleri, çatışma ve paylaşım ilişkileri, nüfus ve yapısal sorunlar, özel adetler, farklılık ve benzerlikler temelinde sosyal yapıları) kapsayan ayrıntılı hikayelere de yer vermiştir.” - Neşe Özgen

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat