#smrgKİTABEVİ Toramanlı Karagöz : Hayal Perdesinin Arkasından Taşan Gölgeler - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
9786256165281
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
554
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
884,00
Havale/EFT ile:
857,48
1199251044
638042
https://www.simurgkitabevi.com/toramanli-karagoz-hayal-perdesinin-arkasindan-tasan-golgeler-2025
Toramanlı Karagöz : Hayal Perdesinin Arkasından Taşan Gölgeler - 2025 #smrgKİTABEVİ
884.00
Toramanlı Karagöz – Aziz Murat Aslan
“Perdeyi araladığınızda, sadece bir tiyatro değil; bir toplumun diliyle karşılaşırsınız.”
Bu eser, mizahın tarihine, bedenin temsiline ve anlatı yoluyla özgürlüğün sınırlarına dair düşünen herkese sesleniyor. Karagöz'ün sesi çoğu zaman kahkahayla çıkar; ama o kahkahanın altında her zaman söylenememiş bir şey vardır. Okuyun. Gülün. Düşünün. Ama asla sadece baktığınızla yetinmeyin. Bazı şeyler gölgede daha iyi anlatılır. Çünkü her dönemin ışığı başkadır. Ama Karagöz'ün gölgesi, yüzyıllardır ne anlatmak istediğini bilir. Bu kitap, Osmanlı gölge tiyatrosunun keskin mizahını, bastırılmış temalarını ve sansürle kurduğu tarihsel dansı yeniden sahneye çıkarıyor. Toramanlı Karagöz, cinsellikten toplumsal ikiyüzlülüğe, mizah yoluyla yapılan eleştiriden figür estetiğine kadar geniş bir yelpazede bir inceleme gerçekleştiriyor.
Falluslu figürler, dans eden bedenler, “günah” ile “gülme” arasında salınan karakterler… Hepsi birer tiyatro figürü olarak değil, bir dönemin suskunluk biçimleri olarak ele alınıyor. Kitap, Felix von Luschan'ın 1889 tarihli gözlemlerini, Münih Devlet Etnografya Müzesi'ndeki Karagöz tasvir koleksiyonlarını, konuyla ilgili kapsamlı bir derlemeyi, çağdaş yorumları ve Hermann Reich'ın Mimus ve Karagöz hipotezini bir araya getirerek, gölgeye düşen imgelerin neyi temsil ettiğini araştırıyor. Osmanlı Türkçesi metinler yine Derya Adıgüzel'in elinde şekilleniyor. Nil Demir ise Felsefe biliminin penceresinden külliyatın 1. kitabına, “Gölgeden Surete, Suretten Hayale, Hayalden Hakikate” giden yolculuğa dair bir deneme gönderiyor.
“Perdeyi araladığınızda, sadece bir tiyatro değil; bir toplumun diliyle karşılaşırsınız.”
Bu eser, mizahın tarihine, bedenin temsiline ve anlatı yoluyla özgürlüğün sınırlarına dair düşünen herkese sesleniyor. Karagöz'ün sesi çoğu zaman kahkahayla çıkar; ama o kahkahanın altında her zaman söylenememiş bir şey vardır. Okuyun. Gülün. Düşünün. Ama asla sadece baktığınızla yetinmeyin. Bazı şeyler gölgede daha iyi anlatılır. Çünkü her dönemin ışığı başkadır. Ama Karagöz'ün gölgesi, yüzyıllardır ne anlatmak istediğini bilir. Bu kitap, Osmanlı gölge tiyatrosunun keskin mizahını, bastırılmış temalarını ve sansürle kurduğu tarihsel dansı yeniden sahneye çıkarıyor. Toramanlı Karagöz, cinsellikten toplumsal ikiyüzlülüğe, mizah yoluyla yapılan eleştiriden figür estetiğine kadar geniş bir yelpazede bir inceleme gerçekleştiriyor.
Falluslu figürler, dans eden bedenler, “günah” ile “gülme” arasında salınan karakterler… Hepsi birer tiyatro figürü olarak değil, bir dönemin suskunluk biçimleri olarak ele alınıyor. Kitap, Felix von Luschan'ın 1889 tarihli gözlemlerini, Münih Devlet Etnografya Müzesi'ndeki Karagöz tasvir koleksiyonlarını, konuyla ilgili kapsamlı bir derlemeyi, çağdaş yorumları ve Hermann Reich'ın Mimus ve Karagöz hipotezini bir araya getirerek, gölgeye düşen imgelerin neyi temsil ettiğini araştırıyor. Osmanlı Türkçesi metinler yine Derya Adıgüzel'in elinde şekilleniyor. Nil Demir ise Felsefe biliminin penceresinden külliyatın 1. kitabına, “Gölgeden Surete, Suretten Hayale, Hayalden Hakikate” giden yolculuğa dair bir deneme gönderiyor.
Toramanlı Karagöz – Aziz Murat Aslan
“Perdeyi araladığınızda, sadece bir tiyatro değil; bir toplumun diliyle karşılaşırsınız.”
Bu eser, mizahın tarihine, bedenin temsiline ve anlatı yoluyla özgürlüğün sınırlarına dair düşünen herkese sesleniyor. Karagöz'ün sesi çoğu zaman kahkahayla çıkar; ama o kahkahanın altında her zaman söylenememiş bir şey vardır. Okuyun. Gülün. Düşünün. Ama asla sadece baktığınızla yetinmeyin. Bazı şeyler gölgede daha iyi anlatılır. Çünkü her dönemin ışığı başkadır. Ama Karagöz'ün gölgesi, yüzyıllardır ne anlatmak istediğini bilir. Bu kitap, Osmanlı gölge tiyatrosunun keskin mizahını, bastırılmış temalarını ve sansürle kurduğu tarihsel dansı yeniden sahneye çıkarıyor. Toramanlı Karagöz, cinsellikten toplumsal ikiyüzlülüğe, mizah yoluyla yapılan eleştiriden figür estetiğine kadar geniş bir yelpazede bir inceleme gerçekleştiriyor.
Falluslu figürler, dans eden bedenler, “günah” ile “gülme” arasında salınan karakterler… Hepsi birer tiyatro figürü olarak değil, bir dönemin suskunluk biçimleri olarak ele alınıyor. Kitap, Felix von Luschan'ın 1889 tarihli gözlemlerini, Münih Devlet Etnografya Müzesi'ndeki Karagöz tasvir koleksiyonlarını, konuyla ilgili kapsamlı bir derlemeyi, çağdaş yorumları ve Hermann Reich'ın Mimus ve Karagöz hipotezini bir araya getirerek, gölgeye düşen imgelerin neyi temsil ettiğini araştırıyor. Osmanlı Türkçesi metinler yine Derya Adıgüzel'in elinde şekilleniyor. Nil Demir ise Felsefe biliminin penceresinden külliyatın 1. kitabına, “Gölgeden Surete, Suretten Hayale, Hayalden Hakikate” giden yolculuğa dair bir deneme gönderiyor.
“Perdeyi araladığınızda, sadece bir tiyatro değil; bir toplumun diliyle karşılaşırsınız.”
Bu eser, mizahın tarihine, bedenin temsiline ve anlatı yoluyla özgürlüğün sınırlarına dair düşünen herkese sesleniyor. Karagöz'ün sesi çoğu zaman kahkahayla çıkar; ama o kahkahanın altında her zaman söylenememiş bir şey vardır. Okuyun. Gülün. Düşünün. Ama asla sadece baktığınızla yetinmeyin. Bazı şeyler gölgede daha iyi anlatılır. Çünkü her dönemin ışığı başkadır. Ama Karagöz'ün gölgesi, yüzyıllardır ne anlatmak istediğini bilir. Bu kitap, Osmanlı gölge tiyatrosunun keskin mizahını, bastırılmış temalarını ve sansürle kurduğu tarihsel dansı yeniden sahneye çıkarıyor. Toramanlı Karagöz, cinsellikten toplumsal ikiyüzlülüğe, mizah yoluyla yapılan eleştiriden figür estetiğine kadar geniş bir yelpazede bir inceleme gerçekleştiriyor.
Falluslu figürler, dans eden bedenler, “günah” ile “gülme” arasında salınan karakterler… Hepsi birer tiyatro figürü olarak değil, bir dönemin suskunluk biçimleri olarak ele alınıyor. Kitap, Felix von Luschan'ın 1889 tarihli gözlemlerini, Münih Devlet Etnografya Müzesi'ndeki Karagöz tasvir koleksiyonlarını, konuyla ilgili kapsamlı bir derlemeyi, çağdaş yorumları ve Hermann Reich'ın Mimus ve Karagöz hipotezini bir araya getirerek, gölgeye düşen imgelerin neyi temsil ettiğini araştırıyor. Osmanlı Türkçesi metinler yine Derya Adıgüzel'in elinde şekilleniyor. Nil Demir ise Felsefe biliminin penceresinden külliyatın 1. kitabına, “Gölgeden Surete, Suretten Hayale, Hayalden Hakikate” giden yolculuğa dair bir deneme gönderiyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.