#smrgKİTABEVİ Lizbon : Her Turistin Görmesi Gerekenler - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6256194328
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
154
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Hakan Atay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
149,50
Havale/EFT ile:
145,02
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199246650
633797
https://www.simurgkitabevi.com/lizbon-her-turistin-gormesi-gerekenler-2025
Lizbon : Her Turistin Görmesi Gerekenler - 2025 #smrgKİTABEVİ
149.50
Nasıl ki kimi yazarların isimleri yaşadıkları kentle özdeşleşmişse benzer bir durum Fernando Pessoa için de geçerlidir. Dostoyevski'yi Petersburg'dan, Joyce'u Dublin'den ve Kafka'yı Prag'dan ayrı düşünemeyeceğimiz gibi Pessoa'yı da Lizbon'suz düşünemeyiz. Bu kentleri ziyaret ettiğimizde en çok da sevdiğimiz yazarların ruhunu anlamayı dener, nasıl bir iklimde yaşadıklarını ve hangi mekânları paylaştıklarını merak ederiz.
Huzursuzluğun Kitabı'nı yazan Fernando Pessoa, şimdi biraz olsun ferahlayalım diye bizi bir Lizbon turuna çıkarıyor. Müzeleri, meydanları, bahçeleri ve mimari yapılarıyla her adımda bize eşlik ediyor. Lizbon'u ziyaret edenlerin öncelikle uğraması gereken yerlerin bir listesini veriyor. Son derece nesnel bir dil ve üslup kullanarak görevini bir rehber ustalığıyla yerine getiriyor. Kendisiyle çıkılacak bir Lizbon gezisinde hiçbir yeri atlamamaya çalışıyor:
“Lizbon'u oluşturan ve geniş bir alana yayılan düzensiz, rengârenk ev yığını, en harikulade manzaraların izlenebileceği en az yedi gözlem noktasına sahip yedi tepe üzerine yayılmıştır.
Deniz tarafından gelen yolcuya Lizbon, uzak bir noktadan bile, rüyada beliriveren ve güneşin altın sarısı ışıklarının şenlendirdiği parlak mavi gökyüzüne yaslanmış sade ve zarif bir hayal gibi görünür. Kubbeler, anıtlar ve eski hisarlar işte sanki bu nefis makamın, bu kutlu bölgenin çok uzaklardaki habercileriymiş gibi evlerin oluşturduğu yığının arasından yukarılara doğru yükselen birer çıkıntı oluştururlar.”
Huzursuzluğun Kitabı'nı yazan Fernando Pessoa, şimdi biraz olsun ferahlayalım diye bizi bir Lizbon turuna çıkarıyor. Müzeleri, meydanları, bahçeleri ve mimari yapılarıyla her adımda bize eşlik ediyor. Lizbon'u ziyaret edenlerin öncelikle uğraması gereken yerlerin bir listesini veriyor. Son derece nesnel bir dil ve üslup kullanarak görevini bir rehber ustalığıyla yerine getiriyor. Kendisiyle çıkılacak bir Lizbon gezisinde hiçbir yeri atlamamaya çalışıyor:
“Lizbon'u oluşturan ve geniş bir alana yayılan düzensiz, rengârenk ev yığını, en harikulade manzaraların izlenebileceği en az yedi gözlem noktasına sahip yedi tepe üzerine yayılmıştır.
Deniz tarafından gelen yolcuya Lizbon, uzak bir noktadan bile, rüyada beliriveren ve güneşin altın sarısı ışıklarının şenlendirdiği parlak mavi gökyüzüne yaslanmış sade ve zarif bir hayal gibi görünür. Kubbeler, anıtlar ve eski hisarlar işte sanki bu nefis makamın, bu kutlu bölgenin çok uzaklardaki habercileriymiş gibi evlerin oluşturduğu yığının arasından yukarılara doğru yükselen birer çıkıntı oluştururlar.”
Nasıl ki kimi yazarların isimleri yaşadıkları kentle özdeşleşmişse benzer bir durum Fernando Pessoa için de geçerlidir. Dostoyevski'yi Petersburg'dan, Joyce'u Dublin'den ve Kafka'yı Prag'dan ayrı düşünemeyeceğimiz gibi Pessoa'yı da Lizbon'suz düşünemeyiz. Bu kentleri ziyaret ettiğimizde en çok da sevdiğimiz yazarların ruhunu anlamayı dener, nasıl bir iklimde yaşadıklarını ve hangi mekânları paylaştıklarını merak ederiz.
Huzursuzluğun Kitabı'nı yazan Fernando Pessoa, şimdi biraz olsun ferahlayalım diye bizi bir Lizbon turuna çıkarıyor. Müzeleri, meydanları, bahçeleri ve mimari yapılarıyla her adımda bize eşlik ediyor. Lizbon'u ziyaret edenlerin öncelikle uğraması gereken yerlerin bir listesini veriyor. Son derece nesnel bir dil ve üslup kullanarak görevini bir rehber ustalığıyla yerine getiriyor. Kendisiyle çıkılacak bir Lizbon gezisinde hiçbir yeri atlamamaya çalışıyor:
“Lizbon'u oluşturan ve geniş bir alana yayılan düzensiz, rengârenk ev yığını, en harikulade manzaraların izlenebileceği en az yedi gözlem noktasına sahip yedi tepe üzerine yayılmıştır.
Deniz tarafından gelen yolcuya Lizbon, uzak bir noktadan bile, rüyada beliriveren ve güneşin altın sarısı ışıklarının şenlendirdiği parlak mavi gökyüzüne yaslanmış sade ve zarif bir hayal gibi görünür. Kubbeler, anıtlar ve eski hisarlar işte sanki bu nefis makamın, bu kutlu bölgenin çok uzaklardaki habercileriymiş gibi evlerin oluşturduğu yığının arasından yukarılara doğru yükselen birer çıkıntı oluştururlar.”
Huzursuzluğun Kitabı'nı yazan Fernando Pessoa, şimdi biraz olsun ferahlayalım diye bizi bir Lizbon turuna çıkarıyor. Müzeleri, meydanları, bahçeleri ve mimari yapılarıyla her adımda bize eşlik ediyor. Lizbon'u ziyaret edenlerin öncelikle uğraması gereken yerlerin bir listesini veriyor. Son derece nesnel bir dil ve üslup kullanarak görevini bir rehber ustalığıyla yerine getiriyor. Kendisiyle çıkılacak bir Lizbon gezisinde hiçbir yeri atlamamaya çalışıyor:
“Lizbon'u oluşturan ve geniş bir alana yayılan düzensiz, rengârenk ev yığını, en harikulade manzaraların izlenebileceği en az yedi gözlem noktasına sahip yedi tepe üzerine yayılmıştır.
Deniz tarafından gelen yolcuya Lizbon, uzak bir noktadan bile, rüyada beliriveren ve güneşin altın sarısı ışıklarının şenlendirdiği parlak mavi gökyüzüne yaslanmış sade ve zarif bir hayal gibi görünür. Kubbeler, anıtlar ve eski hisarlar işte sanki bu nefis makamın, bu kutlu bölgenin çok uzaklardaki habercileriymiş gibi evlerin oluşturduğu yığının arasından yukarılara doğru yükselen birer çıkıntı oluştururlar.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.