#smrgKİTABEVİ Türkler ve Kürdler - 2025
Editör:
Fatma Türksoy
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Bzim Büro Matbaacılık
Dizi Adı:
Yajın Tarih
ISBN-10:
6256676312
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
328
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
273,00
Havale/EFT ile:
264,81
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199245111
632414

https://www.simurgkitabevi.com/turkler-ve-kurdler-2025
Türkler ve Kürdler - 2025 #smrgKİTABEVİ
273.00
‘‘Kapitalizm, gelişmesi sırasında, ulusal sorun konusunda iki tarihsel eğilim gösterir. Birincisi, ulusal yaşamın ve ulusal hareketlerin uyanışıdır, ikincisi, uluslararasında her türlü ilişkilerin gelişmesi ve çoğalmasıdır, …enternasyonal birliğin yaratılmasıdır.” (Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı, sf.24, Sol Yayınları, 12. baskı)
1- Kapitalist sistemin kurucusu ve yöneticisi burjuvazi; feodal sınıflara karşı mücadele verdiği ve iktidara yürüdüğü tarihi anda yani devrimci olduğu dönemde, emekçileri de mücadeleye katarak uluslaşmayı sağlamıştır.
2- Burjuvazi iktidara geldikten sonra, daha fazla kar etmek için, sömürü ağını, teknolojiyi ve uluslararası ilişkileri geliştirmiştir. Kapitalizm, nesnel olarak toplumsallaşmayı ve enternasyonalizmi geliştirmektedir.
Bu iki gelişme zıt gibi gözükse de toplumsal yasaların gereği, birbirini tamamlayan iki sürecin diyalektik birliğini ifade eder. Fakat kapitalist sistemi, daha fazla kar ve eşitsiz gelişme yasası, serbest rekabetten emperyalist aşamaya taşır. Kapitalist sistem böylece, başlangıçta uyumlu olduğu uluslaşma ve demokrasiyle çatışmaya başlar. Bu çatışma, emperyalist-kapitalist sistemi aşağıdaki öznel adımları atmaya zorlar:
Uluslaşmayı bastırmak için ülkeleri fiili olarak işgal eder. Ülkelere mal, sermaye ve teknoloji ihraç ederek ulusal gelişmeleri kontrol eder. İlerici gelişmeler karşısında askeri darbeler vb. yollarla otokrat devletlerin kurulmasını örgütler. Uluslaşmayı milliyetçilik -ırkçılık ve faşist kalıplar içinde geliştirir. Ülkelerdeki tüm etnik yapılarla ilişkiye geçip, onları istismar ederek, kendi kontrolünde suni ulusal devletler yaratır. Askeri, siyasi, kültürel, ekonomik küresel örgütler kurarak ve planlar, doktrinler icat ederek, tüm demokratik gelişmeleri bastırır.
Bu vb. adımlar, onların gericileştiğini gösterir ve Aydınlanmayı göstermelik olarak savunurlar. Bu da kapitalizm koşullarında uluslaşmanın ve Aydınlanmanın artık proletaryanın öncülüğünde başarılacağını ve tüketilerek uluslararası kaynaşmanın sağlanacağını bize söyler.
1- Kapitalist sistemin kurucusu ve yöneticisi burjuvazi; feodal sınıflara karşı mücadele verdiği ve iktidara yürüdüğü tarihi anda yani devrimci olduğu dönemde, emekçileri de mücadeleye katarak uluslaşmayı sağlamıştır.
2- Burjuvazi iktidara geldikten sonra, daha fazla kar etmek için, sömürü ağını, teknolojiyi ve uluslararası ilişkileri geliştirmiştir. Kapitalizm, nesnel olarak toplumsallaşmayı ve enternasyonalizmi geliştirmektedir.
Bu iki gelişme zıt gibi gözükse de toplumsal yasaların gereği, birbirini tamamlayan iki sürecin diyalektik birliğini ifade eder. Fakat kapitalist sistemi, daha fazla kar ve eşitsiz gelişme yasası, serbest rekabetten emperyalist aşamaya taşır. Kapitalist sistem böylece, başlangıçta uyumlu olduğu uluslaşma ve demokrasiyle çatışmaya başlar. Bu çatışma, emperyalist-kapitalist sistemi aşağıdaki öznel adımları atmaya zorlar:
Uluslaşmayı bastırmak için ülkeleri fiili olarak işgal eder. Ülkelere mal, sermaye ve teknoloji ihraç ederek ulusal gelişmeleri kontrol eder. İlerici gelişmeler karşısında askeri darbeler vb. yollarla otokrat devletlerin kurulmasını örgütler. Uluslaşmayı milliyetçilik -ırkçılık ve faşist kalıplar içinde geliştirir. Ülkelerdeki tüm etnik yapılarla ilişkiye geçip, onları istismar ederek, kendi kontrolünde suni ulusal devletler yaratır. Askeri, siyasi, kültürel, ekonomik küresel örgütler kurarak ve planlar, doktrinler icat ederek, tüm demokratik gelişmeleri bastırır.
Bu vb. adımlar, onların gericileştiğini gösterir ve Aydınlanmayı göstermelik olarak savunurlar. Bu da kapitalizm koşullarında uluslaşmanın ve Aydınlanmanın artık proletaryanın öncülüğünde başarılacağını ve tüketilerek uluslararası kaynaşmanın sağlanacağını bize söyler.
‘‘Kapitalizm, gelişmesi sırasında, ulusal sorun konusunda iki tarihsel eğilim gösterir. Birincisi, ulusal yaşamın ve ulusal hareketlerin uyanışıdır, ikincisi, uluslararasında her türlü ilişkilerin gelişmesi ve çoğalmasıdır, …enternasyonal birliğin yaratılmasıdır.” (Lenin, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı, sf.24, Sol Yayınları, 12. baskı)
1- Kapitalist sistemin kurucusu ve yöneticisi burjuvazi; feodal sınıflara karşı mücadele verdiği ve iktidara yürüdüğü tarihi anda yani devrimci olduğu dönemde, emekçileri de mücadeleye katarak uluslaşmayı sağlamıştır.
2- Burjuvazi iktidara geldikten sonra, daha fazla kar etmek için, sömürü ağını, teknolojiyi ve uluslararası ilişkileri geliştirmiştir. Kapitalizm, nesnel olarak toplumsallaşmayı ve enternasyonalizmi geliştirmektedir.
Bu iki gelişme zıt gibi gözükse de toplumsal yasaların gereği, birbirini tamamlayan iki sürecin diyalektik birliğini ifade eder. Fakat kapitalist sistemi, daha fazla kar ve eşitsiz gelişme yasası, serbest rekabetten emperyalist aşamaya taşır. Kapitalist sistem böylece, başlangıçta uyumlu olduğu uluslaşma ve demokrasiyle çatışmaya başlar. Bu çatışma, emperyalist-kapitalist sistemi aşağıdaki öznel adımları atmaya zorlar:
Uluslaşmayı bastırmak için ülkeleri fiili olarak işgal eder. Ülkelere mal, sermaye ve teknoloji ihraç ederek ulusal gelişmeleri kontrol eder. İlerici gelişmeler karşısında askeri darbeler vb. yollarla otokrat devletlerin kurulmasını örgütler. Uluslaşmayı milliyetçilik -ırkçılık ve faşist kalıplar içinde geliştirir. Ülkelerdeki tüm etnik yapılarla ilişkiye geçip, onları istismar ederek, kendi kontrolünde suni ulusal devletler yaratır. Askeri, siyasi, kültürel, ekonomik küresel örgütler kurarak ve planlar, doktrinler icat ederek, tüm demokratik gelişmeleri bastırır.
Bu vb. adımlar, onların gericileştiğini gösterir ve Aydınlanmayı göstermelik olarak savunurlar. Bu da kapitalizm koşullarında uluslaşmanın ve Aydınlanmanın artık proletaryanın öncülüğünde başarılacağını ve tüketilerek uluslararası kaynaşmanın sağlanacağını bize söyler.
1- Kapitalist sistemin kurucusu ve yöneticisi burjuvazi; feodal sınıflara karşı mücadele verdiği ve iktidara yürüdüğü tarihi anda yani devrimci olduğu dönemde, emekçileri de mücadeleye katarak uluslaşmayı sağlamıştır.
2- Burjuvazi iktidara geldikten sonra, daha fazla kar etmek için, sömürü ağını, teknolojiyi ve uluslararası ilişkileri geliştirmiştir. Kapitalizm, nesnel olarak toplumsallaşmayı ve enternasyonalizmi geliştirmektedir.
Bu iki gelişme zıt gibi gözükse de toplumsal yasaların gereği, birbirini tamamlayan iki sürecin diyalektik birliğini ifade eder. Fakat kapitalist sistemi, daha fazla kar ve eşitsiz gelişme yasası, serbest rekabetten emperyalist aşamaya taşır. Kapitalist sistem böylece, başlangıçta uyumlu olduğu uluslaşma ve demokrasiyle çatışmaya başlar. Bu çatışma, emperyalist-kapitalist sistemi aşağıdaki öznel adımları atmaya zorlar:
Uluslaşmayı bastırmak için ülkeleri fiili olarak işgal eder. Ülkelere mal, sermaye ve teknoloji ihraç ederek ulusal gelişmeleri kontrol eder. İlerici gelişmeler karşısında askeri darbeler vb. yollarla otokrat devletlerin kurulmasını örgütler. Uluslaşmayı milliyetçilik -ırkçılık ve faşist kalıplar içinde geliştirir. Ülkelerdeki tüm etnik yapılarla ilişkiye geçip, onları istismar ederek, kendi kontrolünde suni ulusal devletler yaratır. Askeri, siyasi, kültürel, ekonomik küresel örgütler kurarak ve planlar, doktrinler icat ederek, tüm demokratik gelişmeleri bastırır.
Bu vb. adımlar, onların gericileştiğini gösterir ve Aydınlanmayı göstermelik olarak savunurlar. Bu da kapitalizm koşullarında uluslaşmanın ve Aydınlanmanın artık proletaryanın öncülüğünde başarılacağını ve tüketilerek uluslararası kaynaşmanın sağlanacağını bize söyler.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.